
Merkez Bankası (TCMB), 24 Temmuz tarihli Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini 300 baz puan indirerek yüzde 46’dan yüzde 43’e çekti. Bu adım, 2024 ortasından bu yana devam eden sıkılaşma döngüsünde aralıktan sonraki ilk faiz indirimi olarak kayıtlara geçti.
Kurulun 19 Haziran tarihli bir önceki kararında politika faizi yüzde 46 seviyesinde sabit tutulmuş ve “sıkı duruşun süreceği” net biçimde vurgulanmıştı. Bir önceki toplantıda Merkez Bankası’nın önceliği, ana eğilimdeki düşüşü desteklemekti. Temmuz kararında ise faiz indirimi yapılmasına rağmen, dezenflasyon süreciyle uyumlu duruşun korunacağı ve “ihtiyatlı olmanın” önemine dikkat çekildi.
Haziran metninde enflasyonun ana eğiliminin gerilediği, talebin yavaşladığı ve sıkı duruşun devam edeceği açıkça ifade ediliyordu. Temmuz kararında ise ana eğilim için “yatay seyretti” ifadesi kullanıldı. Dahası temmuzda geçici enflasyon artışları beklenmesine rağmen, talepteki dengelenme ve Türk lirasındaki reel değerlenme gibi gelişmeler TCMB’ye faiz indirimi için alan açtı. Özellikle “faiz indirimlerinin toplantı bazlı ve ihtiyatlı şekilde ilerleyeceği” ifadesiyle Merkez Bankası, yatırımcıya ve piyasalara “süreklilik değil, veriye bağlı hareket” mesajı verdi.
YENİ DENGE ARAYIŞI
Kararlarda kullanılan dil de önemli bir değişim gösterdi. 19 Haziran kararında “sıkı duruş kararlılıkla sürecek”, “gecikmeli etkiler dikkate alınacak” gibi ifadeler varken, 24 Temmuz metninde “ölçülü adımlar”, “ihtiyatlı yaklaşım” ve “dezenflasyonun gerektirdiği sıkılık” gibi esnek ifadelere geçildi. Bu, para politikasında sıkılıktan yumuşaklığa geçişin sinyali olarak okunabilir. TCMB, politika metninde “enflasyonda kalıcı bir bozulma öngörülürse tüm araçlar yeniden devreye alınır” vurgusunu sürdürerek faiz indiriminin koşullu ve geri alınabilir bir hamle olduğunu hatırlattı. Böylece, hem iç piyasaya hem de dış yatırımcılara “kontrolden çıkmış bir gevşeme süreci yok” mesajı verildi.
TCMB’nin temmuz kararı, ölçülü bir gevşeme adımı. Ancak sonraki süreçte her faiz indirimi, enflasyon beklentileri ve iç talep dinamikleriyle yeniden tartılacak. Kısacası; politikada yön değişti ama pusula hâlâ enflasyon.
FAİZ KARARI HANGİ ANLAMA GELİYOR?
■ Ev alacaklar için: Düşük faizler, konut kredilerini cazip hale getirir, ancak talep artışıyla fiyatlar yükselebilir.
■ Borsaya yatırım yapacaklar için: Faiz düşüşü, borsayı cazip hale getirir. Ancak bu, riskli yatırımların artması demektir.
■ Esnaf için: Düşük faizler, işletme kredilerini daha ucuz hale getirir ve tüketici talebini artırır.
■ İşçiler için: Faiz indirimi, enflasyon ve alım gücünü etkileyebilir. Ancak tasarruf faizleri düşer.
‘MADDE MADDE’ TOPLANTI ÖZETİ
■ Politika faizi: Yüzde 46’dan yüzde 43’e indirildi, 300 baz puanlık indirim yapıldı.
■ Gecelik faiz oranları: Borç verme faizi yüzde 49’dan yüzde 46’ya, borçlanma faizi yüzde 44.5’ten yüzde 41.5’e indirildi.
■ Enflasyon gelişmeleri: Haziranda ana eğilim yataydı. Temmuzda geçici artış bekleniyor, talep koşulları dezenflasyonu destekliyor.
■ Küresel riskler: Jeopolitik gelişmeler takip ediliyor. Küresel ticarette artan korumacılık izleniyor. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları risk oluşturmaya devam ediyor.
■ Para politikası duruşu: Sıkı duruş sürdürülecek. Talep dengelenmesiyle, TL’nin reel değerlenmesiyle, enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyle dezenflasyon süreci desteklenecek.
■ Maliye politikası eşgüdümü: Maliye politikasıyla uyum artırılacak, fiyat istikrarına katkı sağlanacak.
■ Gelecekteki adımlar: Faiz kararları enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilim ve beklentiler doğrultusunda, öngörülen dezenflasyon sürecine uygun şekilde alınacak.
■ Karar süreci: Adımlar toplantı bazlı olacak, ihtiyatlı bir yaklaşımla şekillendirilecek, veri temelli kararlar öne çıkacak.
■ Araç seti hazır: Enflasyonda kalıcı ve belirgin bir bozulma öngörülürse, tüm para politikası araçları devreye alınacak.
■ Piyasa gelişmeleri ve aktarım mekanizması: Kredi ve mevduat piyasasında beklenmedik gelişmeler olursa, makroihtiyati önlemler uygulanacak, likidite yönetimi güçlü biçimde sürdürülecek.
■ Orta vadeli hedef: Enflasyonun yüzde 5’e ulaşması hedefleniyor. Bu doğrultuda parasal ve finansal koşullar şekillendirilecek.