AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Filistin davası Türkiye'nin milli davasıdır

1 ay önce 30

 Filistin davası Türkiye’nin milli davasıdır

"SİYASİ UYDUSU GİBİ, SİYASİ MİSYONERLİK FAALİYETİ ÜRETMEYİN"

Hangi yabancı siyasetçi bir söz söylese, hemen onu esas alıp, "Bakın, aslında olan biten Cumhurbaşkanımızın, AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın anlattığı gibi değilmiş; olan biten şimdi açığa çıktı" gibisinden, başkalarının sözlerinin yanında siyasi uydu gibi konumlanarak bir yaklaşım üretmeye çalışmaları, çarpık bir yaklaşım üretmeye çalışmalarıdır.

Şimdi, kendilerinin bir eleştirisi varsa, eleştirilerini söylesinler; biz de cevabını verelim. Ama tutuyorsunuz, yabancı bir siyasetçinin sözünü "Aa, bakın Türkiye'nin devletinin başının, Cumhurbaşkanımızın ve diğerlerinin söylediği esas değilmiş; esasında başka bir durum varmış. Bunun arkasında şunlar varmış" diyerek esas alıyorsunuz ve tutuyorsunuz, bir eleştiri getiriyorsunuz. Biz diyoruz ki: Eleştiriniz varsa bunu dinleyelim ve cevabını verelim. Ama başkalarının siyasi uydusu gibi, siyasi misyonerlik faaliyeti üretmeyin.

Yabancı bir siyasetçi diyor ki: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve Türkiye'nin yaptıklarının arkasında şöyle bir şey var." Bunlar da diyor ki: "Bakın, arkasında böyle bir şey varmış." Ya böyle bir şey olabilir mi? Sizin bir fikriniz, bir zikriniz, bir duruşunuz, bir zemininiz yok mu? Meselelere bakarken bir milli gözlüğünüz yok mu? Bir milli filtreniz yok mu?

Dün, bizim bu eleştirimize karşı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel bir değerlendirme yapmış; diyor ki: "Biz bunları eleştiriyoruz ama AK Parti'den ve hükümetten eleştiri gelmiyor." Onlar da bizi eleştiriyor. Ben, dünkü Sayın Özel'in konuşmasını görünce bir kere daha anladım ki, Sayın Özgür Özel kendi partisi adına konuşanları bile takip etmiyor. Sayın Özel, sizin partiniz adına konuşanlar sizin bahsettiğiniz çerçevede konuşmuyor. Yani, bize herhangi bir konuda "Şu meselede niye konuşmadınız? Şu meselede niye değerlendirme yapmadınız?" derken kendisi bir görüş söylemiyor.

Bakın, yabancı bir siyasetçi kim olursa olsun, defalarca yaşadık bunu: Libya'da yaşadık, Suriye olaylarında yaşadık, Akdeniz'deki olaylarda yaşadık, Mavi Vatan meselesinde yaşadık. Yabancı bir siyasetçi bir şey söylediği zaman, onu referans alıp, 'Bakın, Türkiye'nin arka planda şunlar şunlar oluyormuş' gibisinden bir çerçeve üretmeye çalışıyorlar.

Biz de diyoruz ki: Bu kadar köklü bir parti olan Cumhuriyet Halk Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu, Cumhuriyet Halk Partisi'ne oy veren vatandaşlarımızın milli hassasiyetlerinin ne kadar güçlü olduğunu hep beraber görüyoruz. Ve bunu Türkiye için son derece kıymetli olduğunu da görüyoruz; vatandaşlarımızın bu milli hassasiyetleri ve milli duruşları son derece önemlidir.

Ama bakın, onlar adına konuştuğunu söyleyen parti yönetimindeki kişiler, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet başkanını ve hükümetini, başka siyasetçilerin söylediklerini doğru kabul ederek ve esas alarak sürekli yargılamaya kalkıyorlar. Esas mesele budur. Yani, Sayın Özgür Özel'in anlattığı gibi değil. Bir eleştiri geliyor da biz ona cevap vermiyor değiliz; biz bakıyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşanlar, Mavi Vatan konusunda Yunanistan'daki siyasetçiler gibi konuşuyorlar; Suriye'de yapılan operasyonlar karşısında, Avrupa'daki, Suriye'de bizimle rekabet etmeyen bazı devletlerin tezleri ile konuşuyorlar. Bunu defalarca gördük. Şimdi de bu konuda tutmuşlar: "Bu görüşmenin arkasında şu var, bu var."

"BİR GENEL BAŞKAN KENDİ PARTİSİ ADINA KONUŞANLARIN NE DEDİĞİNDEN HABERDAR DEĞİL"

Devletler arası görüşmelerin nasıl planlandığı, bunlara nasıl çalışıldığı, alfabet düzeyinde devlet hayatı ve devlet bilgisi olan birisi tarafından net bir şekilde görülür. Cumhurbaşkanımız da açıklamasında, hangi siyasi gündemle bu süreci yürüteceğini net bir şekilde ifade etmiştir.

Burada vahim olan şudur: Biz, karşımızdaki muhalefet partilerinin sağlam argümanlara sahip olmasını, bize karşı olsa bile rakibimiz olsa bile ciddi bir çerçevesi olmasını, iyi çalışılmış bir yazılımı olmasını isteriz. Fakat karşımızda öyle bir tablo var ki, bir genel başkan kendi partisi adına konuşanların ne dediğinden haberdar değil. Konuşanlar, partinin politikalarını referans almıyor; tutuyorlar, gece gündüz başka yabancı siyasetçilerin Cumhurbaşkanımız ve Türkiye aleyhine sözlerini referans alıyorlar.

 Filistin davası Türkiye’nin milli davasıdır

"CHP'YE BAKTIĞIMIZDA, SİZ ATATÜRK'ÜN VASİYETİNE UYMAMIŞ BİR PARTİSİNİZ"

Şimdi, Sayın Özgür Özel sık sık diyor ki: "Biz Atatürk'ün kurduğu partiyiz." Tabii bunun herhangi bir siyasal gerçekliği olmadığı ortadadır. Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren, destek veren vatandaşlarımızın Atatürk sevgisinin, bütün milletimiz gibi, son derece yüksek olduğunu biliyoruz. Milletimizin ortak değerine, cumhuriyetimizin kurucusuna ve ilk cumhurbaşkanımıza dönük bu sevgi ve saygı her zaman yaşatılıyor.

Fakat sonuç olarak, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi açısından baktığınızda, siz Atatürk'ün vasiyetine uymamış bir partisiniz. Atatürk'ün vasiyetini yerine getirmemişsiniz. İş Bankası hisselerinden Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na ayrılması gerekenleri yerine getirmemişsiniz. Bu kurumlar, Atatürk'ün vasiyetinin yerine getirilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi'ne dava açarak, sizin bu vasiyeti zorla yerine getirmenizi sağlamış. Bunun gibi onlarca, yüzlerce örnek verebilirim.

Onun için, eğer yine de bu tezde iddialıysanız, yani Atatürk'ün geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi'ne bıraktığı mirasa yapılan saygısızlıklara rağmen hâlâ iddialıysanız, o zaman Cumhuriyet Halk Partisi'ni bu kadar gayrimilli bir duruma düşürmeyin. Cumhuriyet Halk Partisi'ni bu kadar şaibeli işlerin içerisinde dolanan bir kampanyanın parçası haline getirmeyin.

"ÖĞRENME YETENEĞİNİ KAYBETMİŞ BİR PARTİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Sorun şudur ki ne dış politika konusunda söylediğinizin bir zemini var, ne iç politika konusunda söylediğinizin bir zemini var, ne dünyanın nereye gideceği konusunda söylediğinizin bir zemini var.

İspanya Başbakanı Pedro Sánchez ile sık sık söylüyorsunuz: "Sosyalist, enternasyonel de beraberiz. Aramızda kardeş parti ilişkisi var." Yani sizin durduğunuz yer, İspanya Başbakanı Pedro Sánchez'in Gazze ve Filistin konusundaki durduğu yerin tam tersidir. Siz daha bu meseleye başlarken ne dediniz? "Hamas terör örgütüdür" dediniz. Ondan sonra gelen tepkiler üzerine "Terör örgütü değil ama terör eylemi yapıyor" dediniz. Konuya başlangıç biçiminiz burada; yani konunun alfabesiyle ilgili bir probleminiz var.

Bütün bunlar, esasında belli bir zaman sonra olsa bile öğrenilebilecek şeylerdir; ama bu tip makamlar öğrenme makamları değil. Öğrenme yeteneğini kaybetmiş bir parti ile karşı karşıyayız. Sonra yukarıdan aşağıya retorik bazı cümleler bize sıralanıyor.

Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda verdiği mesajları eleştirmeye kalkıyorlar. Sonra da diyorlar ki: "Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu söylerse ben de onu havalarına gider karşılarım."

Buradaki mesele şudur: Sayın Özgür Özel, uluslararası politikada neyin söylenmesi gerektiğini, CHP içindeki hizipleri yönetmek için söylenmesi gerekenler ile eşleştirmeye çalışıyor. Sonuçta bir devlet sorumluluğu vardır. Bugüne kadar Cumhurbaşkanımızın milli tezlerden geri adım atmamış olması, milli tezleri bu kadar inançla ve ısrarla savunması, çok yüksek bir takdir ve saygı görmüştür.

 Filistin davası Türkiye’nin milli davasıdır

"MAVİ VATAN KONUSUNDA SINIFTA KALMIŞ BİR PARTİSİNİZ"

O yüzden, Sayın Özgür Özel'in yapması gereken ilk iş, önce Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetme konusunda bir beceri sergilemek olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetme konusunda hizipleri idare etme ve bu tartışmaların, Cumhuriyet Halk Partililerin söylediği sözlerin ne manaya geldiği konusunda topluma ve milletimize net bir açıklama yapmalıdır.

Bundan sonra, uluslararası politikada kim neyi söyleyecek, bunun zamanlaması nasıl olacak, içeriği ne olacak; bunlarla uğraşmalıdır. Mavi Vatan konusunda sınıfta kalmış bir partisiniz. Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimizi koruma konusunda sınıfta kalmış bir partisiniz. Libya politikası konusunda Türkiye Cumhuriyeti karşısında sınıfta kalmış bir partisiniz. Suriye'de yapılan teröre karşı askeri operasyonlara karşı durmuş bir partisiniz.

Sonra da diyorsunuz ki: "Dış politikada şu yapılmalı, bu yapılmalı." Önce yapılması gereken, başkasına bir şey söylemeden önce, kendi partiniz içindeki ödevinizi tam olarak yapmaktır. Bu bizi memnun eder.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin böyle savrulması, Türk siyasi hayatı için bir kazanım olarak görülmez. Köklü siyasi partiler, ne dediği anlaşılabilen, milli politikalar konusunda hassasiyet üretebilen ve değer üretebilen bir yaklaşım içerisinde olmalıdır.

O yüzden, Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi önce partinin duruşunu netleştirmelidir. Ondan sonra, Cumhurbaşkanımızla ilgili konularda söyleyecek bir sözü veya eleştirisi varsa, biz de cevabını vereceğiz. Günün sonunda, Cumhurbaşkanımızın verdiği mesajların, dünyada bırakın büyük devletlerin ana akımını, en taşradaki basın yayın organlarına kadar son derece yakından takip edildiğini ve gündem oluşturduğunu görüyoruz.

Buradan bir kere daha Sayın Cumhurbaşkanımıza, İnsanlık İttifakı adına ortaya koyduğu yüksek asalet ve değerleri savunmak için yaptığı cesur konuşması için şükranlarımızı arz ediyoruz. Allah kolaylık versin diyoruz. Bir an evvel Türkiye'ye dönmesini dört gözle bekliyoruz. Bugün sahada çalışma yapacak bütün arkadaşlarımıza başarılar diliyoruz. Bütün milletimize sevgilerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz. Sağ olun.

Habere git