İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 'İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü'ne yönelik hazırlanan iddianame açıklandı. 143 eylemden sorumlu çete lideri Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu yapılanmaya yönelik yeni detaylar gelmeye devam ederken A Haber iddianameyi deşifre etti. Hukukçu Av. Hadi Dündar, İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde yapılan rüşvet pazarlıklarına ilişkin konuşarak, 1-11 mahalledeki rüşvet eylemine ilişkin olayı bir bir anlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla hazırlanan iddianameyi tamamladı. Hukukçu Avukat Hadi Dündar, İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleştirilen rüşvet pazarlıklarına dair çarpıcı iddialarda bulundu.
TOPLAM KAMU ZARARI 160 MİLYAR TL
Şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun toplamda 143 eylemden sorumlu tutulduğunu belirten Hukukçu Av. Hadi Dündar, eski İBB başkanının çete lideri ve örgüt yöneticisi olarak tarif edildiğini söyledi. Soruşturma kapsamında 105 tutuklu dosyasında 402 şüphelinin bulunduğunu belirten Dündar, kamuya verilen zararın toplamda 160 milyar TL olduğunu söyledi.
ÖRGÜT LİDERİ İSTİNADI
İddianamede Ekrem İmamoğlu'nun örgüt lideri isnadı olduğunu belirten Dündar sözlerine şöyle devam etti:
Çok önemli, burada Ekrem İmamoğlu'nun örgüt lideri isnadı var. Örgüt yöneticisi değil, örgüt lideri isnadı var. Çünkü burada bir fark var. Neden bir fark var? Örgüt liderleri, örgüt çerçevesinde işlenen her suçtan dolayı da bir cezalandırmayla karşı karşıya kalırlar.
Tabii yöneticiler farklı. Çünkü burada Ekrem İmamoğlu'yla yöneticileri ayırıyor o konuda. Çünkü Türk Ceza Kanunu 220'nin 5. fıkrasında diyor ki, kaç tane eylem varsa, bu eylemlerde bir cezalandırma durumu söz konusu olursa, eğer bu eylemler örgüt çerçevesinde işlenmişse, o zaman örgüt lideri de aynı şekilde bir cezalandırmayla karşı karşıya kalacaktır diye. İmamoğlu'yla yine aynı şekilde bu, altı kişi olan örgüt yöneticilerinden Fatih Keleş'i, özür dilerim, Erkan Yıldız'ı ayırıyor. Diyor ki, burada mali anlamdaki bütün sorumluluk da kendisinde olduğundan dolayı ben onu ne yapıyorum? Aynı şekilde İmamoğlu gibi, her ne kadar örgüt lideri olmasa da bütün eylemlerde organizasyonu kendisinin yönettiğini baz alarak diyor ki, Türk Ceza Kanunu 220'nin 5. fıkrasındaki gibi, nasıl Ekrem İmamoğlu bütün eylemlerden sorumluysa, o da bütün eylemlerden sorumlu olması gerekiyor.
Burada kaç tane eylemin olduğunu, kaç tane eylemin suç teşkil ettiğini ve bu suçlar eğer sabit hale gelirse mahkemenin de hükmedebileceği bir cezadan bahsediyor. Çünkü mahkeme eylem eylem baz alacak. Her eylemi işleyen şahıslar farklı, mağdurları farklı, şüphelileri farklı, müştekileri farklı. Onun için bu eylemi değerlendirdiğinde eğer o eylem suç teşkil ediyorsa, o zaman o suçtan dolayı kim aktif bir şekilde görev aldıysa, o cezalandırılacaktır. Sayı hiç önemli değil. Yani mahkemelerde şuna bakmaz: "Kapalı ceza infaz kanunumuz var, 32 yıl yatabilir. Onun için ben de ona göre bir karar vereyim." Öyle bir durum söz konusu değil. Hangi suç işlendiyse, Türk Ceza Kanunu'nda karşılığı neyse, ona göre de bir cezalandırma çıkar. Sayı çok da önemli değildir yani orada. Önemli olan işlenen suçun karşılığında bir cezanın verilmesi.
(fotoğraf - ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
KİRLİ ÇARK 2014'DE Mİ BAŞLADI?
İddianamede tarif edilen yılın 2014 olduğunu belirten Dündar, İmamoğlu'nun bu tarihten itibaren etrafına bazı insanları topladığını bunun da savcılık makamınca ifade edildiğini belirterek şöyle konuştu:
2014 Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildikten sonra. Savcılık diyor ki, bu 2014'ten seçildikten sonra etrafına topladığı adamlarla ilk eylemini 2015'te gerçekleştiriyor. Onun için savcılık makamı 2015'ten itibaren olan eylemleri toplayıp 2025 yılına kadar olan kısmı baz alıyor. Orada bu etrafına topladığı şahıslarla ne yapıyor? Bir organizasyon içerisine giriyor. Bu organizasyon ne organizasyonu? Diyorlar ki, "Ekrem İmamoğlu burada belediye başkanı. Biz de bu belediye başkanlığının vasfını kullanarak kendimize bir maddi menfaat elde edelim." İlk baştaki amaç, temel amaç bu karşımıza çıkıyor savcılığın iddianamesinde. Daha sonra bakıyorlar ki burada gerçekten ciddi anlamda bir maddi menfaat elde etme durumu söz konusu. O zaman diyorlar ki, "Madem burada ciddi anlamda bir para kazanılıyor ve bu parayı biz toplayalım, bir havuz oluşturalım. Bu havuzun neticesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni alalım." Ve bunu da başarı başarıyorlar 2019 yılında. O zaman diyorlar ki, "Nasıl olsa biz bu sistemi oturttuk. Bu sistemden de başarı elde ettik. Biz niye Cumhurbaşkanlığı'nı almıyoruz aynı sistemle?" Birincisi ne oldu? Belediye başkanıyken siyasi partiyi finanse edip kendisini İstanbul Belediye Başkanı adaylığına getirdi. Orada belediye başkanlığını aldı. Yani önce kendi siyasi partisini eline geçirdi, oluşturuyor. İkna ediyor. İsterseniz bunu işte maddi menfaat olarak ikna edin ya da işte iradesini sakatlayın ya da işte rüşvet verin, para verin, bir şekilde ikna ediyor yani o oluşturulan havuzla. Daha sonra da kendi içerisinde bütün sözünü geçirdiğinden dolayı kendi partisine diyorlar ki, o zaman Cumhurbaşkanlığını da aynı sistemle alma ihtimalimizin yüksek olabileceğini ve buna göre de bir havuz oluşturulduğunu söylüyor iddia makamı.
(fotoğraf - ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
BEYLİKDÜZÜ'NDE DÖNEN RÜŞVET ÇARKI
İlk etapta örgüt tanımı ve örgütün çıkış amacını, nasıl çıktğını ve kimler tarafından oluşturulduğunu, amacının ne olduğunu bütün örgütlü dosyalarda, iddianamelerde ve gerekçeli kararlarda buna rastlandığını belirten Dündar, "Çünkü siz o iddianameyi okuduğunuzda ya da o kararı, gerekçeli kararı okuduğunuzda bu örgütün kimlerden oluştuğunu, nereden geldiğini, amacının ne olduğunu ve niçin birlikte hareket ettiğini belirtmeniz gerekir ki, daha sonra anlattığınız şeyler bir anlam ifade edebilsin diye. Ondan dolayı ilk girişlerde devamlı bunlar anlatılır ki iddianamenin de zaten neredeyse 100 sayfasından fazlası, isimlerden sonraki 100 sayfadan fazlası onu baz alıyor. Şimdi birinci eyleme geldiğimizde tek tek sırayla, az önce dedi ki, 2015 yılından itibaren oluşturulan bir havuz var ve bu burada eyleme başlanma durumunun söz konusu olduğunu görüyoruz. Birinci eyleme baktığımızda, birinci eylemde rüşvet alma ile ilgili bir eylem. Hatta şunu söyleyebiliriz: Birinci eylemle o 12. eylem arasında, yani o 3, 4, 5 bölüm diye savcılık makamının belirlediği iddianame var ya, parça parça çünkü sayılar fazla olduğu için ayırmışlar. O ilk 12 eylemin hepsinin neredeyse rüşvet suçunu oluşturduğunu ve Beylikdüzü dönemine ait olan eylemler olarak karşımıza çıkıyor" ifadelerini kullandı.
PARA KULELERİ
2015-2018 Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemindeki tespit edilen söz konusu suçların o dönemde neden anlaşılmadığını sorusuna yanıt veren Dündar, şöyle açıkladı:
Burada savcılık makamı, işte az önce dedim ya örgütü tanımlıyor. Örgütü tanımlıyor dediğim kısım var ya. Orada şunu söylüyor: Diyor ki, ya kamuoyuna bir para kuleleri diye bir video yayınlandı. Bu para kulelerine bir baktık ki, illegal bir şekilde bir paranın toplanma durumu söz konusu oldu. Savcılık makamı da bunu kalkıp araştırınca altından bunların çıktığını gördük. Yani bu soruşturmanın ilk çıkış noktasının para kuleleri olduğunu söylemek gerekiyor.
VER RÜŞVETİ AL İSKANI
Bu şahıslarla ilgili, şimdi rüşvet alma, rüşvet verme, irtikap suçu, bunlar bireysel anlamda bazı şahıslar tarafından gidip şikayet edilmiş. Ancak oradaki savcılık makamları ya da oradaki yapılan araştırmalar eksik kaldığından dolayı bazıları ilerleyememiş ya da sürüncemede kalmış, halen araştırma durumları söz konusu. Yani Beylikdüzü'nde belediye başkanıyken de bu iddialar varmış. Bazıları var. Ama tamamı değil. Niye tamamı değil? Çünkü daha sonra etkin pişmanlıktan faydalanan, "aldım" ya da "verdim" diyen şahıslar ortaya çıktı. Burada niye bu kadar sayı daha sonra ortaya çıktı? Çünkü Ekrem İmamoğlu ile ilgili kamuoyunda bilgiler paylaşıldı. Bilgiler paylaşılınca şahıslar da cesaret aldılar. Gittiler dediler ki, "Ya ben de belediyeyle iş yaptım. Benden de para aldı. Al sana belgesi, al sana delili" diye söylediler. Burada da aynı şey söz konusu. Çünkü rüşveti veren kişi gidiyor diyor ki, "Ya ben burada rüşvet verdim." Alan kişiye geliyorsunuz, Adem Soytekin, diyor ki burada etkin pişmanlık ifadesinde diyor ki, "Ben aldım." Şimdi veren diyor, "Ben verdim." Alan diyor, diyor ki, "Ben aldım." Burada tamamen bir suçun oluştuğunu görebiliyoruz.
EYLEM 1-11. MAHALLE RÜŞVET OLAYI
İşte Beylikdüzü'nde yaşanan rüşvet çarkının detayları:
Ne oldu? 2015-2016'da Beylikdüzü'nde 11. Mahalle'de (1293 Ada 12 Parsel) konut projesinde, arsadaki konut alanlarını dükkana çevirmek için imar değişikliği istendi. Belediye rüşvet talep etti.
KİMLER DAHİL?
Rüşvet Alanlar:
Ekrem İmamoğlu (Belediye Başkanı,
Mehmet Murat Çalık (İmar Yardımcısı)
Adem Soytekin (Aracı)
Rüşvet Verenler:
Uğur Güngör (Müteahhit, Etkin Pişman)
Zafer Gül ve Ali Gül (Gül İnşaat Sahipleri)
NE VERİLDİ?
6 Milyon TL nakit para + 13 lüks daire (Soytekin'e devredildi, "Barter" kisvesi altında)
Toplam Değer: 10 milyon TL
Deliller:
Güngör'ün ifadesi (rüşveti ihbar etti)
Tapu senetleri, çekler
HTS kayıtları, MASAK raporları

18 saat önce
57










English (US) ·