Kardinal Robert Francis Prevost, bugünkü namıyla Papa Leo XIV, 8 Mayıs'ta sonuçlanan tarihi konklav sonrası, Katolik Kilisesi tarihinde 'ABD doğumlu ilk Papa' oldu.
69 yaşındaki Prevost, hem ABD hem de Peru vatandaşlığı taşıyan benzersiz bir profil olarak öne çıkıyor. Ancak bu tarihi seçimi, ABD siyasetinde özel kılan en önemi noktalardan biri de yeni Papa'nın geçmişte Trump yönetimine getirdiği eleştiriler.
Prevost, henüz bir kardinal olduğu dönemde, Trump yönetiminin göçmenlik politikalarını eleştirmiş ve sosyal medyada Başkan Yardımcısı JD Vance'i, "İsa bizden sevgimizi sıraya koymamızı istemiyor" sözleriyle hedef almıştı. Bu sözler, Trump yönetiminin 'Önce Amerika' (America First) politikasına bir tepki olarak değerlendiriliyor.
Trump, yeni Papa için "Ülkemiz için büyük bir onur" ifadesini kullandı, ancak muhafazakar yorumcular Papa'yı 'küreselci' olmakla eleştiriyor.
Sağ taraftaki fotoğraf, 'Papa olmak isterdim' diyen Trump'ın, sosyal medya paylaşımından
TRUMP'IN 'MİLİTAN HRİSTİYAN' VİZYONUNA KARŞI
Vatikan'da seçim sonuçları açıklanır açıklanmaz, Prevost'un geçmişteki sosyal medya paylaşımları ABD'de tartışma konusu oldu.
The Independent'a göre Prevost'un, ABD'de polis tarafından boğularak öldürülen George Floyd için üzüntü ifade etmesi ve Trump-Vance yönetiminin göçmen politikalarını eleştirmesi, muhafazakar çevrelerde tepki yarattı.
Amerikan siyasetini yakından takip eden Prevost'un tüm seçimlere katıldığı, ancak hiçbir partiye resmen kaydolmadığı biliniyor.
New York Times, Prevost'un "ülkesindeki enerji dolu muhafazakar Katolikliğe tezat oluşturacak benzersiz bir konumda" olduğunu ve "Trump yönetiminin yücelttiği militan Hristiyan vizyonuna güçlü bir şekilde karşı çıktığını" vurguladı.
The Independent ise eski Başkan Donald Trump'ın yeni Papayı sosyal medyada tebrik ettiğini, ancak pek çok muhafazakar yorumcunun ise bilakis endişelerini dile getirdiğini aktardı.
Papa Leo XIV henüz bir kardinal, 2024
HEM HÜKÜMETE, HEM DE DEVRİMCİLERE KARŞI
Prevost'u daha iyi tanımak için Peru'daki deneyimlerine bakmak gerekiyor. 1985'te Peru'ya giden ve daha sonra oranın vatandaşlığını alan Prevost, Peru'da bulunduğu süre içinde 'Fujimorato' döneminde, Başkan Alberto Fujimori'nin hükümetine yönelik eleştirileriyle tanındı.
Hükümetin siyasi şiddet mağdurlarının durumuna vurgu yapan, fakat adı, Aydınlık Yol örgütünün faaliyetlerine karşı mücadelede de öne çıkan Prevost, bu tavrını, “ülkenin en savunmasız kesimlerinin yanında durmakla” açıkladı.
Bu deneyimleri sayesinde, göçmen hakları ve sosyal adalet konularında duyarlı bir din adamı olarak anıldı.
2014-2023 yılları arasında, Chiclayo Piskoposu olarak Venezuelalı mültecilere destek veren Prevost, muhafazakar Piskopos Joseph Strickland'ın görevden alınmasını tavsiye etmesiyle ABD Katolik çevrelerinde tartışma yaratmıştı.
Piskopos Joseph Strickland, önde dini kıyafetleriyle
LGBT KONUSUNDAKİ TUTUMU
Yeni Papa, bazı sosyal konularda belirgin mesajlar veriyor. 2012 yılında, popüler kültürün 'eşcinsel yaşam tarzı' ve aynı cinsiyetten oluşan aileler konusundaki sempatisinden endişe duyduğunu belirten Prevost, Peru'daki okul müfredatında 'var olmayan cinsiyetlerin' tanıtıldığı gerekçesiyle 'cinsiyet ideolojisi'ne karşı çıkmıştı.
New York Times'a göre, yeni Papanın Kilise'yi, “Halefi Francis kadar eşcinsel Katoliklere açıp açmayacağı belirsiz,” fakat pek çok yorumcu, selefinin, özellikle LGBT meselesinde Francis kadar açık görüşlere sahip olmadığını öne sürüyor.
Chicago'da doğup büyüyen ancak Peru vatandaşlığı da olan Prevost, Aziz Petrus Bazilikası'nda yaptığı ilk konuşmasında, "Tanrı, hepimizin, her zaman barış içinde bir halk olabilmesi için köprüler inşa etmemize yardım ediyor" dedi.
İKİ YÖNLÜ BASKI ALTINDA
Prevost'un 1,4 milyar üyeli küresel bir dini örgütün lideri olarak karşılaşacağı en büyük zorluk muhtemelen, hem Vatikan geleneğini korumak hem de Papa Francis'in başlattığı reform hareketini devam ettirmek arasında denge kurmak olacak. Ancak şu anda en görünür zorluk, kendi ülkesindeki siyasi kutuplaşmada bir taraf olarak algılanma riski.
The Independent'ın aktardığı muhafazakar tepkiler, Prevost'un Papalığının ABD'de nasıl algılanacağı konusunda ipuçları veriyor. Amerikan siyasetinin en kutuplaşmış dönemlerinden birinde görev yapacak olan ilk Amerikalı Papa, bir yandan kendi ülkesindeki siyasi tartışmaların merkezinde yer alırken, diğer yandan küresel Katolik Kilisesi'ni nasıl yöneteceği merak konusu.
Trump'ın Papa ile görüşme isteğini dile getirmesi, Prevost'un ABD ile Vatikan arasındaki ilişkilerde yeni bir denge kurma sorumluluğunu gösteriyor. Amerikalı olan, ancak “Trump'ın sevdiği Amerikalılardan biri” olduğunu söylemenin zor olduğu bu yeni Papa, dünya siyasetinde her yönüye yeni bir denklem anlamına geliyor.