Roketsan, geliştirdiği 7 yeni silah sistemini kamuoyuna tanıttı. Şimşek-2, Akata, Gökbora, Eren, Tayfun Blok-4 ve İHA-300 gibi ileri teknoloji ürünler, hem yerli üretim kapasitesinin geldiği noktayı hem de Türkiye'nin bölgesel caydırıcılık gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. A Haber canlı yayınına katılan uzmanlar, bu gelişmelerin sadece bir askeri atılım değil, aynı zamanda jeopolitik bir güç gösterisi olduğuna dikkat çekti.
HİPERSONİK FÜZE TAYFUN BLOK-4
Savunma, Güvenlik ve Strateji Uzmanı Yusuf Alabarda, açılışı yapılan 7 ayrı silah sisteminin, denemeleri tamamlandıktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine teslim edileceğini belirtti. Bu silahlar arasında yer alan Tayfun Blok-4'ün bir hipersonik füze olduğunu ifade eden Alabarda, şu açıklamayı yaptı:
"Tayfun Blok-4, ses seviyesinin üzerinde uçarak belli bir menzile yönlendirilen ve o menzilde büyük tahribatlar yaratan bir füzedir. Havalimanları, stratejik iletişim tesisleri gibi askeri unsurlar Tayfun Blok-4'ün hedef setinde yer alır. Düşmanın sivil maksatla kullandığı hedefler bu kapsamın dışında kalır."
"SATÜRASYON ETKİSİ, HAVA SAVUNMALARINI AŞABİLİYOR"
Alabarda, dünyada hiçbir hava savunma sisteminin tamamen geçilemez olmadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Her hava savunma sistemi teorik olarak durdurulabilir, ancak çok yüksek hızlarda ve birden fazla füze aynı anda aynı hedefe yönlendirildiğinde satürasyon etkisi ortaya çıkar. Bu da hava savunma sistemlerinin aynı anda tüm tehditlere mukabelede bulunma yeteneklerini sınırlar.
Mesela İsrail'in Demir Kubbe sistemi daha çok roket saldırılarına karşı yapılmıştır. Ancak son dönemde Demir Kubbe'yi dahi aşan saldırılar gördük. İran'ın bazı füzeleri, üç katmanlı hava savunma sistemlerini geçti.
Yeni muharebe konseptlerinde, özellikle hipersonik hızlara çıkan balistik füzeler dünyanın en gelişmiş hava savunmalarını bile aşabiliyor. Tayfun Blok-4 gibi vurucu yüzdesi sıfıra yakın hatayla hedefin tam merkezine düşecek şekilde yönlendirilmiş bir füze size büyük zarar verebilir."
Alabarda, Tayfun, Cenk ve Bora füzelerinin Türkiye'nin önemli güç unsurları haline geldiğini vurguladı.
"BU SİSTEMLER BÖLGEDE RAHATSIZLIK YARATIR"
Gazeteci Zafer Şahin, Türkiye'nin envanterine kattığı yeni silah sistemlerinin bölgesel dengeleri etkileyeceğini belirtti. Şahin, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu sistemlerin ilk etapta İsrail'i rahatsız edeceğini söyleyebilirim. Geçtiğimiz günlerde ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ın bir konuşmasında da bu durumun işaretleri vardı. İsrail bu bölgede güçlü ulus devletler istemez.
Burada 'güçlü' ve 'ulus devlet' vurgusu önemli. Neden güçlüyüz? Çünkü güçlü bir siyasi liderliğe, güçlü bir orduya, gelişen bir savunma sanayine ve ileri teknolojiye sahibiz."
Şahin, Türkiye'nin geliştirdiği bu sistemlerin sadece İsrail değil, Yunanistan ve İran başta olmak üzere yakın coğrafyadaki birçok ülkeyi rahatsız edeceğini söyledi.
SAVUNMA SANAYİİ İHRACATINDA YÜKSEK KATMA DEĞER
Zafer Şahin, Türkiye'nin savunma sanayii ihracatındaki başarısına da dikkat çekti:
"Türkiye'nin toplam ihracatında kilogram başına ortalama gelir 1.47 dolar. Bazı sektörlerde bu rakam 10-11 dolara kadar çıkıyor. Ancak savunma sanayii ihracatında kilogram başına gelir 57 ila 61 dolar arasında. Teknolojiyi ne kadar yukarı çekerseniz, savunma sanayi ihracatından elde ettiğiniz gelir de o kadar artar."
Şahin, Türkiye'nin dünyanın en büyük 11 savunma sanayi ihracatçısından biri haline geldiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"İhracatımızı 200 milyon dolardan yaklaşık 7.1 milyar dolara çıkardık. Bu yıl sonunda hedefimiz 7.5 milyar dolar. Bu tablo, doğru yolda olduğumuzu gösteriyor."