7 saat önce
29
Kaynak:Hürriyet
Bir kuşun ürkekliğinde, bir elim yüreğimde, doğumhanenin önünde bekleyen bir babanın heyecanı içinde PKK’nın silah bırakma sürecini takip ediyorum. Umutluyum. Bu kez başaracağız diyorum. Endişeliyim. Birileri süreci sabote edecek diye korkuyorum. Terörsüz Türkiye sürecinin önemli halkalarından biri tamamlanacak.
KRİTİK GÜNLER
Çok kritik 3 güne girdik. 9 Temmuz-DEM Heyeti’ni ikinci kez kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün AK Parti grubunda sürece ilişkin önemli değerlendirmeler yapacak Erdoğan en güçlü mesajını ise 12 Temmuz günü başlayacak olan AK Parti kampında verecek. Bağdat ziyaretinden dönecek olan MİT Başkanı İbrahim Kalın, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’u ziyaret ederek sürece ilişkin olarak bilgilendirecek.
10 Temmuz-Öcalan’ın silahların bırakılmasını esas alan ikinci çağrısı açıklanacak.
11 Temmuz- Süleymaniye’de PKK’nın üst düzey yöneticilerinin birinin de katılımı ile PKK silahlarını ateşe atacak.
Bundan sonra Ankara-Bağdat ve Erbil arasında kurulan üçlü mekanizma ile PKK’nın silah bırakma süreci koordine edilecek. Endişeliyim çünkü geçmişte ne zaman PKK silah bırakma aşamasına gelse, bu süreç sabote edildi. Umutluyum. Çünkü bu sefer başaramayacaklar.
KANLI BİR ŞEKİLDE TASFİYE EDİLDİ
1- Özal’ın çabaları ile Öcalan, 17 Mart 1993 tarihinde Bekaa Vadisi’nde basın toplantısı düzenleyip tek yanlı ateşkes ilan etti. Öcalan, “Artık silahlar değil, siyaset konuşsun” dedi. “Türkiye, Kürt meselesini çözmeden büyük bir devlet olamaz. Orta sıklet bir devlet olur” diye çıktığı yolda Özal, 17 Nisan 1993 tarihinde geçirdiği ani kalp krizi sonucunda öldü.
24 Mayıs tarihinde ise Bingöl-Genç’te 33 er şehit edildi. Süreç sabote edilmiş oldu. O tarihten itibaren faili meçhul cinayetlerin yaşandığı kanlı bir tasfiye süreci başladı.
Öcalan, “Ben o zaman çok acemiydim. Özal’ı da derin devlet ortadan kaldırdı” diyecekti.
1993 barışın eşiğinden dönülen yıl olarak tarihe geçti. Özal’ın başlattığı süreç kanlı bir şekilde tasfiye edildi.
‘KÜRT SORUNU BENİM SORUNUM’
2- 2005 yılında Diyarbakır’da, “Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur” diyen Erdoğan PKK tarafından kepenk kapatma eylemiyle karşılanmıştı.
OSLO SÜRECİ
3- Ancak Erdoğan, Kürt sorununu çözme ve PKK’nın tasfiyesi hedefinden vazgeçmedi. MİT ile KCK temsilcileri arasında 2009-2010 tarihleri arasında Norveç’in başkenti Oslo’da yapılan müzakerelere ait ses kayıtları, 13 Eylül 2011 tarihinde basına sızdırıldı. 7 Şubat 2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrıldı.
MİT krizi olarak tarihe geçen FETÖ operasyonu Erdoğan’ın müdahalesiyle tersine çevrildi ama Oslo sürecinin de toprağa gömülmesine neden oldu.
‘BALDIRAN ZEHİRİ İÇERİM’ DEDİ
4- Erdoğan’ın “Baldıran zehiri içmeye hazırım” diye başlattığı çözüm süreci ise Akil İnsanlar heyetinin oluşturulmasıyla birlikte geniş tabanlı olarak çalışmalara başladı. 21 Mart 2013 tarihinde Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Öcalan’ın “silahlı mücadele yerine demokratik siyaset” çağrısı yaptığı mektubu okundu. Öcalan, Kandil’e yazdığı mektupta ise silahların bırakılmasını istedi. Ancak Kandil, Suriye’de PKK’ya özerk yönetim sözü verildiğini ileri sürerek Öcalan’ın silah bırakma çağrısını kabul etmedi. Çözüm süreci, 2 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar’da iki polisimizin şehit edilmesi ile sabote edilmiş oldu. Onu 6-8 Ekim 2014 tarihinde Kobani olayları ve 8 Ağustos 2015 tarihinde başlayan hendek savaşları takip etti.
Böylece bir çözüm arayışı daha kanlı bir şekilde engellenmiş oldu.
ELİM YÜREĞİMDE
5- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Ekim’de Meclis’te yaptığı çağrı, 22 Ekim’de MHP Lideri Bahçeli’nin çıkışı ve 17 Şubat’ta Öcalan’ın silah bırakma çağrısı ile başlayan “Terörsüz Türkiye” sürecinde ise kritik bir aşamaya gelindi. PKK, 12 Mayıs’ta silah bırakma kararı aldı. 11 Temmuz Cuma günü ise silahlar “Ateşe atılacak” ancak benim elim yine yüreğimde.
Bu süreci pamuklara sarıp bu kez sabote edilmesine izin vermemeliyiz.
English (US) ·