Sayıştay’a göre SGK’nın alacak hesapları ‘hatalı’

4 gün önce 35

Naki BAKIR

Çalışma ve Sosyal Gü­venlik Bakanlı­ğı, Sosyal Gü­venlik Kurumu’na (SGK) olan borçla­rı nedeniyle 6 be­lediyeye haciz gö­türerek personel maaş hesapları dahil tüm hesap­larına blokaj koydurması, ye­ni bir siyasi gerilim yarattı.

Bakanlık, başlatılan yasal takip için bu belediyelerin “en fazla prim borcu” bulunmasını ge­rekçe gösterirken, takibe uğrayan be­lediye yönetimleri ise buna itiraz edi­yor. SGK’nın borçlu işverenler listesini sekiz yıldır ilan etmemesi nede­niyle toplam alacak tutarı ve alacaklı sayısı ile belediyele­rin listedeki sırası netlik ka­zanmadığı için bu konudaki tartışmalar giderek büyüyor.

Öte yandan Sayıştay’ın SGK’ya ait son denetim ra­porunda ise Kurum’un başta alacaklara ilişkin olmak üzere hesaplarının muhasebe tek­niği ve mali tablo düzenleme kuralları açısından “hatalı” ol­duğu, cari ve geçmiş dönem­de alacağı dönüşmüş tutarla­rı doğru yansıtmadığı tespiti yer alıyor.

Denetim Raporu’ndaki bulgular

Sayıştay’ın SGK’ya ait eylül ayında yayınlanan 2023 De­netim Raporu’nda yer başlı­ca muhasebeleştirme hataları şöyle sıralanıyor:

-Hazineden tahsil edilen alacakların muhasebe kayıtla­rında hatalı yer alması

-Kurum alacaklarının ta­kibinin yapıldığı yazılımlarda entegrasyonun olmaması

-Tecil ve taksitlendirmele­re ilişkin mali işlemlerin mu­hasebe kayıtlarına tam ve doğ­ru şekilde yansıtılmaması ve tecil işlemleri için alınan te­minatların eksik muhasebe­leştirilmesi

-Faaliyet ve alacak hesap­larına ait tahsilatların emanet hesaplarında izlenmesi

-Taksitli satışı gerçekleşti­rilen kamu konutlarının mu­hasebe kayıtlarında hatalı ta­kibi

-Muhasebe kayıtların­da görünen kuruma ait tapu­ya kayıtlı taşınmazların değer tespitlerinin yapılmaması

-Tesis niteliğindeki daya­nıklı taşınırların ilgili duran varlık hesaplarında izlenme­mesi

SGK’nın toplam alacağı

Sayıştay Raporunda SGK Sigorta Primleri Genel Mü­dürlüğünden alınan veriye göre; Kurumun 2023 yılı so­nu itibarıyla 4/1-a kapsamın­da 412 milyar 471 milyon 503 bin 673 TL ve 4/1-b kapsamın­da 191 milyar 849 milyon 648 bin 739 TL alacağı bulunduğu belirtildi. 4/1-a kapsamında aslı 41 milyar 823 milyon 941 bin 33 TL ve 4/1-b kapsamın­da aslı 4 milyar 67 milyon 164 bin 639 TL olan Kurum alaca­ğının yapılandırıldığı kayde­dildi. Raporda, “Kurum alaca­ğına dönüşen bu tutarlar tam ve doğru olarak mali tablolara yansıtılamamaktadır” tespiti yer alıyor.

İki ayrı takip sistemi

SGK’nın muhasebe hizmet­leri, Mali Otomasyon Sistemi Projesi (MOSİP) adı verilen bir sistem üzerinden yürütü­lüyor. Kurum gelirleri arasın­da önemli bir yer tutan genel sağlık sigortası (GSS) primle­ri, kamu hizmetlerinde çalı­şanlardan prim gelirleri (me­murlar) ile ek karşılık prim­lerinin tahakkuk işlemleri MOSİP Sisteminde kayıt al­tına alınıyor. 5510 sayılı Ka­nun’un 4/1-b maddesi kapsa­mındaki primlerin, süresinde ödenmeyen 4/1-a kapsamın­daki primlerin, gecikme cezası ve zamların ve Sosyal güven­lik destek primi (SGDP) gelir­lerinin tahakkuk işlemleri ise MOSİP dışındaki bilgi sistem­lerinde (Güvence ve İşveren Sistemleri) gerçekleştiriliyor.

Alacaklarda hatalı raporlama

Sayıştay Raporunda yer alan “Kurumun alacaklarına ilişkin işlemlerin tahakkuk esasına göre gerçekleştirilme­mesi nedeniyle mali tabloların cari ve geçmiş dönemde Ku­rum alacağına dönüşmüş tu­tarları tam olarak yansıtma­dığı görülmüştür” ifadesi dik­kati çekiyor. Raporda, faaliyet ve alacak hesaplarına ait tah­silatların emanet hesapların­da izlendiğine işaret edilerek, “Kurumun cari yıl prim gelir­leri ve geçmiş dönem alacak­larına ait tahsilatların emanet hesaplarında izlenmesi nede­niyle varlık ve yükümlülükler ile faaliyet sonuçlarının hata­lı raporlandığı görülmüştür” ifadesine yer veriliyor.

Yazılımlar arası entegrasyon yok

Sosyal Güvenlik Kurumu Muhasebe Yönetmeliği’nin 126’ncı maddesinde; Ema­netler Hesabı’nın, muhasebe birimlerince emanet olarak nakden veya mahsuben tah­sil edilen tutarların izlenmesi için kullanılacağı hükme bağ­lanıyor. Sayıştay’ın tespitleri­ne göre ise SGK’da alacakların takip ve tahsilinde “yazılım­lar arası entegrasyonun” tam olarak sağlanamaması nede­niyle, bankalar aracılığıyla ya­pılan tahsilatlar niteliği araş­tırılmak üzere önce emanet hesaplarına alınarak muha­sebe kayıtlarına yansıtılıyor, daha sonra tahsil edilen tutar­lardan tahakkuk kayıtları ile eşleştirilen tutarlar emanet hesaplarından mahsup edile­rek ilgili faaliyet ve alacak he­saplarına aktarılıyor. Ancak yapılan tahsilatların tahakkuk kayıtları ile bağlantısının ku­rulamaması durumunda tah­silatlar emanet hesaplarından mahsup edilemiyor.

Emanet hesabındaki alacak bakiyesi

SGK mali tabloları üzerin­de yapılan incelemede Ema­netler Hesabı’nın 2021 yılın­da 13 milyar 544 milyon 455 bin 790,83 TL, 2022 yılında 12 milyar 588 milyon 808 bin 124,36 TL ve 2023 yılında ise 22 milyar 188 milyon 197 bin 152,91 TL tutarında alacak ba­kiyesi verdiği tespit edildi. De­netim raporunda “Banka tah­silatları ile Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan trans­ferlerin ilgili hesaplara akta­rılmadan önce 333 T.C. Sayış­tay Başkanlığı Sosyal Güven­lik Kurumu 2023 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu 18 Emanetler Hesabı’na kay­dedilmesi nedeniyle bu hesa­bın amacına uygun kullanıl­madığı değerlendirilmekte­dir” denildi.

İcra ile de tahsil edilemiyor

İcraya intikal eden Kurum alacaklarının önemli bir bö­lümünün tahsil edilemediği, tahsilat oranının yüzde 50’den daha az kaldığı belirtilen Ra­porda, Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü İcra Daire Baş­kanlığından alınan verilere yer verildi. Buna göre, 2019- 2023 döneminde icraya inti­kal ettirilen toplam 4 milyon 638 bin 59 dosya kapsamında­ki alacak miktarı 148 milyar 118,3 milyon TL’ye ulaşırken, icra yoluyla tahsil edilen top­lam tutar ise 53 milyar 727,8 milyon lira ile bunun yüzde 36,3’ü düzeyinde kaldı.

SGK borçluları 8 yıldır ilan etmiyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının “en borçlu” olduğu iddiasıyla altı belediyeye haciz işlemi başlatırken, mevzuat gereği SGK’nın her yıl “borçlu işverenler” listesi ilan yükümlülüğünü sekiz yıldır gerçekleştirmediği dikkati çekiyor.

5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37’nci maddesinde; süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları ve katılım paylarının Kurum alacağına dönüşeceği ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un üç maddesi (51, 102, 106) hariç diğer maddelerinin uygulanacağı hükmü yer alıyor. Ödeme süresinin bitiminden itibaren 6 aydan daha uzun süre geçmiş prim borcu bulunan işverenlerden, SGK Yönetim Kurulu tarafından her yıl için belirlenecek tutardan daha fazla borcu olanların, yılda en az bir en çok iki defa topluca ilan edilmesi gerekiyor. Ancak SGK Yönetim Kurulu bu yükümlülüğünü en son 20 Haziran 2016’da yerine getirdi ve 150 bin TL ve üzerindeki borç asıllarını dikkate alarak borçlu işverenleri 1 hafta süreyle www.sgk.gov.tr internet adresinden kamuoyuna ilan etti. İlan uygulaması, izleyen dönemde gerçekleşmedi.

Prim borçluları listesini sekiz yıldır açıklamayan SGK’nın mevzuat hükmü uyarınca tüm borçluları ilan etmesi durumunda, “en borçlu belediyeler” konusunun da netleşeceği, aksi halde mevcut altı belediyeye yönelik yürütülen yasal takibin kamuoyu algısında siyasi ve yanlı bir operasyon olarak yer edebileceği belirtiliyor.

 Nüfus açısından Türkiye'nin en kalabalık 6 belediyesi

 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba­kanlığı’nın SGK’ya en fazla prim borcu bulunduğunu iddiasıy­la yasal takip başlatarak haciz götürdüğü birimler; Ankara, İstanbul, Adana, İzmir, Mersin Büyükşehir ve Şişli belediyeleri. Bu belediyelerin personel maaş hesapları dahil mevduat ve şir­ket hesaplarına bloke konuldu. Ankara Büyükşehir Belediye­si'nin 5,7 milyar, İzmir Büyükşe­hir Belediyesi’nin 5,3 milyar TL, İstanbul Büyükşehir Belediye­si’nin ise 3,3 milyar TL, Adana Bü­yükşehir Belediyesi'nin 3 milyar TL, Şişli Belediyesi'nin 1,8 milyar TL ve Mersin Büyükşehir Bele­diyesi'nin ise 1 milyar TL SGK borcu bulunduğu iddiaları medyaya yansıdı.

Haciz işlemi başlatı­lan belediyelerden, iddia edilen borç tutarlarının ger­çeği yansıtmadığı ve SGK verileri ile de uyumsuz oldu­ğu yönünde itiraz­lar geldi. Hesaplara el konulmasının, ülke nüfu­sunun en büyük bölü­münün yaşadığı bu belediyelerin görev alanında­ki belediyecilik hizmetlerinin sek­teye uğraması ve sonuçta yapılan işle­min “halkın cezalan­dırılması” olacağı görüşleri dile getirildi.

Habere git