Olayların iç yüzü

1 hafta önce 24

Trump, Netanyahu ile bir olup herkesi kandırdı mı?

Yoksa İsrail lobisinin sözünden çıkamadı mı?

Oyuna mı geldi?

Yoksa herkesi oyuna mı getirdi?

Gerçek savaş mıydı?

Yoksa tiyatro mu izledik?

Öncelikle şunda bir anlaşalım...

Trump’ın yalnızca tek bir prensibi, değeri ya da doğrusu yok.

Duruma göre anında fikir değiştirebilir.

Çıkarı günden güne değişebilir.

Değiştiği anda dümeni tam tersi yöne kırabilir.

Neden anlatıyorum bunu?

Çünkü Trump, “barış adamı” kişiliği etrafına ördüğü siyasi kariyerinin üstüne koyarak gitmek istiyordu.

İran ile anlaşma yapan Obamakazıklanmıştı” ne de olsa.

Trump daha iyisini yapabilirdi.

Hem de Obama Nobel almışken kendisi rahat rahat alabilirdi.

Planının önünde bir engel vardı: Netanyahu.

Koltuğunu kaybetse belki de hapse girecek olan Netanyahu.

Yaptı yapacağını.

İran’ı bombalamayı kafasına koymuştu
bir kere.

Trump aylardır Netanyahu’ya “Yapma” dedi mi?

Evet dedi. Yalan değil. Tiyatro da değildi.

Ama karşısında İsrail lobisi, İsrail lobisinin çok güçlü olduğu Kongre ve İsrail devletini buldu.

“Diplomasi masası” bombalanan Trump şöyle bir baktı...

İsrail’in İran’daki savaşı “fena gitmiyordu.”

Gidişatı okuduğunu düşünen Trump, birden savaşı sahipleniverdi.

Her zaman “ana karakter” olmak zorunda hisseden Trump, sazı eline aldı.

Netanyahu yavaştan inandırıyordu.

“İran’ın nükleer programını bitiren tek ABD Başkanı olarak tarihe geçebilirsin.”

Ve sonunda vurdurdu da.

Olayların iç yüzü

Trump yüksek ihtimalle şöyle düşündü...

İsrail’e verdiğim
sözler
var.

Aldığım bağışlar var.

Bağlılık yemini de ettim.

İran’ı vurup İsrail’e istediğini veririm.

“İran’ın nükleer programını bitiren tek ABD Başkanı olarak” tarihe geçerim.

Sonra da barış yaparsam itibarı da mahvetmemiş olurum.

Şu satırları yazdığım an itibarıyla Trump, İsrail-İran barışını duyurdu duyurmasına ama saatler içinde ateşkes bozuldu.

Trump aşırı öfkeli.

O kadar öfkeli ki sonunda küfür bile etti.

Bu İsrail’in de İran’ın da... diye Beyaz Saray’dan çıkıp sabahın 7’sinde “İkisi de ne s.... yaptıklarını bilmiyorlar” dedi.

Trump o manevra kabiliyeti ile, çıkarcı tarzı ile bu işin içinden de çıkacağını düşündü.

Kim bilir... Belki de siz bu satırları okurken ateşkes ve barış gerçekten de sağlanmış olur.

Ama Trump da şunu net görmüştür herhalde...

O bombalar bir kere düşmeye başlarsa...

Savaşa bir kere bulaşırsan...

İçinden çıkması o kadar da kolay değil.

Önce Ukrayna-Rusya, şimdi de İsrail-İran.

Trump dersini almış mıdır?

Haa... Eğer almadıysa, bu film burada bitmez.

Sadece daha da karanlık bir sahneye geçilir.

Ondan sonra Trump daha kallavi bir küfür mü eder...

Yoksa kendini doğrudan yıkıcı bir savaşın içinde mi bulur onu bekleyip görelim.

Olayların iç yüzü

UYANIYORLAR MI 

O kadar propaganda yaptılar.

O kadar inandırmaya çalıştılar.

Yine de İran’ı bombalamayı doğru bulan Amerikalıların oranı yüzde 30’u anca buldu.

Amerikalı artık İsrail’in önüne ittiği yabancı savaşlara inanmıyor.

Uyanıyorlar mı dersiniz?

Olayların iç yüzü

YENİ SORU

TRUMP İran’ın nükleer tesisini vurdu vurmasına da...

Uranyum önceden kaçırılmış.

E davulla zurnayla nükleer tesis vurulursa böyle olur tabi...

Şimdi birkaç gündür mevzu bu Washington’da: “Uranyum nerede biliyor muyuz?”

Biliyoruz” diyebilen bir Allah’ın kulu yok.

İster misiniz bir 40 yıl da bu konuşulsun?

Olayların iç yüzü

AYRILINCA GELEN HEVES

AMERİKA’nın başkanından tut bakanına, ondan ta en düşük seviye yetkilisine kadar hepsinin bir ortak noktası var.

Görevlerinden ayrılınca birden hakikati konuşma hevesi geliyor.

En son örneği de Bill Clinton.

Ne mi dedi?

- Netanyahu sonsuza kadar görevde kalmak istiyor.

- Bunun için İran’ı bombaladı.

- İsrail bizi savaşa çekmemeli.

- Masum insanlar katlediliyor.

Clinton bunu başkanken dedi mi?

Ya da diyebilir miydi?

İki soruya da cevap “hayır” diyorsanız...

Geç gelen hakikatin bir önemi var mıdır?

Olayların iç yüzü

KENDİ ÜLKESİ BİLE GÜVENMİYOR

ÇOK ilginç bir olay anlatayım size.

Kongre üyelerinin yanında çalışan danışmanların ve yardımcıların telefonlarında ve bilgisayarlarında WhatsApp kullanmaları yasaklandı.

Hatta yüklemek bile yasak.

Sebebi neymiş?

Kongre’deki siber güvenlikçiler WhatsApp’ı “yüksek riskli” bulmuş.

Bilgilerinizi koruma konusunda sınıfta kalmış.

Sahi... Kendi ülkesindeki Kongre bile güvenmiyor.

Boşuna denmiyor “Bir şeye para ödemiyorsan müşteri sensindir” diye.

Kongre müşteri olmayı reddetmiş.

Peki ya biz?

Habere git