35 dakika önce
19
Kaynak:Milliyet
‘Terörsüz Türkiye’ hedefi ile başlatılan ve ‘terörsüz bölge’ hedefiyle pekiştirilmesi planlanan süreç çerçevesinde Suriye’de merkezi yönetim ile SDG arasında imzalanan 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesinde kritik bir dönemece girildi. TBMM Başkanlığı, açıklamada görüşmeye ilişkin, “27 Şubat’ta yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı akabinde örgütün kendisini feshetmesi ve silah bırakması yönündeki açıklamaların yanı sıra Suriye’de 10 Mart mutabakatının hayata geçirilmesine yönelik sorulan sorular kapsamında detaylı beyanları alınmıştır” ifadesi dikkat çekti. Milliyet'ten Aydın Hasan ve Asena Yatağan'ın haberine göre; Uzmanlar, bu ifadenin açıklamada yer alması konusunda Milliyet’e şu değerlendirmede bulundu:
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker: Suriye artık ABD ile de bir iş birliği geliştirdi. 10 Mart mutabakatı hayata geçirilemezse Suriye ve Orta Doğu’daki kaos ortamının önünün kesilmesinin mümkün olmadığı kabul ediliyor. Bugüne kadar mutabakattaki maddelerin uygulanıp sonuç alınabileceği bir noktaya taşınması mümkün olmadı. Dolayısıyla bunun ilk kez yapılmasının, Suriye’deki çözüm ve bundan sonra toprak bütünlüğü ile ilgili diğer adımların atılması için bir ön koşul ya da bir kaynak olarak ortaya çıkması iyi bir şey, bunda kuşku yok. Ancak şu anda ortaya çıkan anlaşma, niteliği itibarıyla yine kısmi bir anlaşmadır. Burada esasen Suriye ile ilgili meseleye bir bütün halinde eğilmek gerekir. Fakat bunu yapabilecek bir ortam şu anda maalesef yok.
Geleceğe pürüz bırakılmamalı
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Doç. Dr. Murat Aslan: Öcalan’ın önceki açıklamalarında PKK vurgusu daha ağırlıklıydı; PYD’yi veya onun silahlı uzantısı YPG’yi genellikle açıklamalarına dahil etmiyordu. KCK çatısı altında PYD, PKK, PJAK, PÇDK gibi ülkeler bazında örgütlenmeler var. Bu yapılarla ilgili bir açıklama yapılmış değil. Bu tür çözüm süreçlerinde geride pürüz bırakmadan ilerlemek gerekir. Büyük meselenin sadece belirli bir kısmına odaklanıp diğer yapılanmaları çözülmemiş halde bırakmak ileride sorun yaratır. Bu nedenle terörist başının, örgütün tüm unsurlarına yönelik kapsayıcı ve kapsamlı bir dönüşümü ve feshi sağlaması gerekir.
Öcalan’ın etkisi ölçülmüş olacak
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç: Öcalan’ın, Mazlum Abdi üzerindeki etkisi ölçülmüş olacak. Mazlum Abdi, bölgedeki idari-askeri özerkliği korumak istiyor. Oysa Türkiye’nin istediği, bu yapıların tamamen kendilerini feshederek Suriye ordusunun birer ferdi haline gelmesi ve PKK yapılanmasının tamamen ortadan kalkması. Komisyonun bu ziyaretinin somut beklentilere dayandığı kanaatindeyim. Somut bir sonuç çıkmazsa, yani Öcalan’ın beklenti ve talimatlarıyla SDG’nin entegrasyonu arasında Türkiye’nin istediği türde bir uyum sağlanamazsa, sahada bunun karşılığı olmazsa süreç ciddi risk altına girer ve sürecin parçası olan kesimler eleştiri altında kalır. Ben böyle bir riskin göze alındığını düşünmüyorum. Bu nedenle özel alanda yapılan görüşmenin ve Öcalan’ın mesajlarının sahada karşılık bulacağını düşünüyorum.
Öcalan’la görüşme raporda yer alacak
AK Parti, MHP ve DEM Partili üç isimden oluşan heyetin gerçekleştirdiği İmralı ziyaretinin ardından gözler komisyon toplantısına çevrildi. Heyet, yapılacak ilk toplantıda Öcalan’la yapılan görüşmeye ilişkin komisyonu bilgilendirecek. Bu arada İmralı ziyareti konusunun dışında komisyonun gündeminde nihai rapor hazırlığı da bulunuyor. Komisyon, siyasi partilere raporda yer alacak görüş ve öneriler için 28 Kasım’a kadar süre vermişti. Siyasi partilerin görüş ve önerilerini bildirmelerinin ardından komisyonun rapor yazımına başlayacağı, Öcalan’la yapılan görüşmenin de raporda yer alacağı kaydediliyor. Öte yandan, Heyetin Öcalan’la görüşmesinde ses kaydı aldığı, not tuttuğu ve bunların tutanağa dönüştürüleceği belirtiliyor.
English (US) ·