Recep ERÇİN
Galatasaray denince sadece futbol kulübünün öne çıkmasını ve taraftarlığın gündeme gelmesinden ziyade bir eğitim kurumu olarak Galatasaray’ın önemine dikkat çeken Reha Bilge, “1481’de Galatasaray’ı İkinci Bayezid kurdu. O zaman ortada ne Galatasaray Futbol Kulübü vardı. Ne Beşiktaş vardı. Ne Fenerbahçeli vardı.
Bir eğitim kurumu olarak kuruldu. Bir orta öğrenim. O güne göre burayı bitirenler Topkapı Sarayı’ndaki Enderun’a yüksek eğitime gidiyorlar. Okulun kuruluş amacı imparatorluğun omurgasını oluşturacak insanları yetiştirmek üzerinedir. O dönem Galatasaray değil Galatasarayı deniyor. Saray ama bu saray padişahların ve ailesinin oturduğu bir saray değil, eğitim sarayı” bilgilerini paylaştı.
İmparatorluk yönetecek kadrolar
Okulun yatılı olarak kurulduğunu bugün özel işletmeye verilen hamamın da okulun hamamı olduğunu anlatan Reha Bilge, “Bina da bugünkü bina değil ama yer aynı yer. Aynı okul. Burada 500 seneden fazladır eğitim veriliyor. Başarılı olanlar daha sonra Topkapı Sarayı’na gidiyor. Başarısız olarak kabul edilenler de çeşitli görevlere daha çok askeri sınıflara gönderiliyor. Subaşı yapıldıkları biliniyor. Çünkü okula alınanlar seçilerek alınıyor. Galatasaray müdürlerine de Galatasaray’ı ağası deniliyor” ifadelerini kullandı.
İkinci Mahmut, zamanında okulu ziyaret ettiğinde öğrencilerin kendi aralarında elle ve topla oynanan bugünkü hentbola benzeyen bir oyun sergilediklerini kaydeden Reha Bilge, çocukların bu okulda, ilerde imparatorluğu yönetirken ihtiyaçları olacak her türlü donanımı kazandıklarını söyledi.
Tarihin bilinen ilk öğrenci hareketi
Galatasaraylılar içinden IV. Mehmed döneminde diğer ülkelere elçi olarak gönderilen mezunlar olduğunu da sözlerine ekleyen Reha Bilge, okulun tarihte birkaç kez modernize edildiğini, Osmanlı’nın son dönemlerinde de o dönem Avrupa ilerlediği için Fransız etkisinin başladığını anımsattı.
Fakat Galatasaray’ın hiçbir zaman bir Fransız okulu olmadığını Sorbonne’dan bile daha köklü tarihe sahip bulunan Osmanlı eğitim kurumu olduğunu vurgulayan Reha Bilge, sanıldığının aksine tarihin bilinen en eski öğrenci hareketinin 1968’de Fransa’da değil 1648’de Galatasarayı’nda başladığını açıkladı.
Sultan İbrahim zamanında okula yeterli gıda ödeneği ayrılmayınca öğrencilerin İbrahim Paşa Sarayı’na giderek oradaki öğrencilerle birleştiklerini anlatan Reha Bilge, zamanla imparatorluğu yönetenlerin dünya değişirken okuldaki müfredat ve eğitim sisteminin de değişmesi gerektiğini görerek yenilikler getirdiklerini ifade etti.
Fransız etkisi var ama Fransızlaşma yok
O dönem Avrupa’da eğitim ve kültürde Fransızlar önde olduğu için Abdülaziz’in de bundan etkilenerek benzer bir okul oluşturma amacı doğrultusunda Galatasaray’ın müfredat ve eğitim modelinin çağa uygun hale getirildiğini anlatan Reha Bilge, “O noktada Fransa’daki reformla Türkiye’nin ihtiyaçları kesişiyor ve 1868 yılı itibarıyla okulun yapısı, eğitim programı değişiyor ve model o günün çağına uygun bir eğitim sistemi getiriliyor. Olay budur. Fransızca eğitim başladığı zaman Fransızlar bütün derslerin Fransızca yapılmasını istiyorlar. Türk tarafı kabul etmiyor” diye konuştu.
Abdurrahman Şeref Efendi ve Tevfik Fikret etkisi
Galatasaray tarihi denince “İsmini anlamamız gereken çok önemli bir kişi var” uyarısı yapan Reha Bilge, “Abdurrahman Şeref Efendi. Galatasaray’dan mezun olan öğrenciler arasında ve modern Türk tarihinin, modern Türk edebiyatının kurucusu olan pek çok öğrencinin de hocalığını yapmıştır. Ali Sami Yen de Galatasaray’dadır.
Zaten çok önemli bir aileden gelir. Şemsettin Sami’nin oğludur. Tabi okul takımı kurulması o günler için hoş karşılanmıyor. Ama Abdurrahman Şeref Efendi onları sadece ikaz edip kolluyor. Tevfik Fikret de o zaman önemli bir şair. Tevfik Fikret okul müdürü oluyor. Eğitimin içinde sosyal, kültürel konuları ekliyor sporun gelişmesini sağlıyor. Diğer yandan Abdurrahman Şeref Efendi’nin önemi aynı zamanda cumhuriyetin adını ilk telaffuz eden ve bunu kamuoyuna Meclis’e duyuran isim olmasından da kaynaklanıyor” bilgilerini paylaştı.
Atatürk de liseye sahip çıktı
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Galatasaray’ı iki defa ziyaret ettiğini belirten Reha Bilge, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sahip çıkıyor, derslere giriyor. Atatürk de biliyor bir cumhuriyet kuruyorsun, bu cumhuriyette her kaynağın kıt. Gelenekleri olan bir eğitim kurumu olarak görüyor. Bir eğitim hazinesinin üzerinde oturuyoruz. Bu hazine; Galatasaray, Vefa Lisesi, Kabataş Lisesi, Darüşşafaka, İstanbul Erkek ve diğer köklü okulları tarihi okullar statüsüne getirmemiz gerekiyor.
Ben burada bir tek Galatasaray peşinde değilim. Başka illerde de böyle okullar var. Bir defa bu okulların sınavlarının Anadolu Lisesi Sınavlarından ayrılması lazım. 100 kişilik kapasite varsa 500 kişi almayacak. Geçenlerde bir Fransız gazeteci geldi. Özel izinle Galatasaray’ı ziyaret ettik. Bütün bunları gördü şaşırdı. Bugün buna sahip çıkılması lazım. Bu okullar seçkin yetiştirmeli. Osmanlı’da da seçkinler vardı. Cumhuriyet’te de vardı.”