Fosil yakıt emtiaları küresel ısınma kıskacında

6 gün önce 30

Başak Nur GÖKÇAM

Enerji, endüstriyel girdi ve gıda olmak üzere üç ayaktan oluşan emtia­lar, üretim faktörlerinden do­ğal kaynakları temsil eder. Bu yapısıyla da ekonomideki dön­günün ilk adımını oluşturur.

Küresel ekonomideki gidişatı izlemede öncü gösterge rolüne sahip olan emtia fiyatları, ener­ji dönüşümü sürecinde ekono­mik, jeopolitik ve iklim şokları ile karşı karşıya kaldı. Yapılan araştırma ve analizlere göre, 1990’lı yıllardan bu yana enerji dönüşümü ile karşı karşıya ka­lınan bu sorunların, fosil yakıt fiyatlarında kırılmalara neden olduğunu gösterdi.

1990’lı yıllarda başlayan ve 30 yılı aşkın süre boyunca yük­seliş trendinin yaşandığı fosil yakıtlarda yükseliş trendi 2013 yılında son buldu. 2015 yılın­dan bu yana ise fosil yakıt tren­dinde yeni ve farklı bir yapıda fiyat davranışı oluşma çaba­sı gözlemlendi. İstanbul Okan Üniversiesi Uluslararası Tica­ret Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aynur Pala ile IoD Doğal Kaynaklar Grubu Danışmanı Ayşe Kaşıkçı, enerji dönüşümü kapsamında karbonsuzlaşan enerji sisteminde emtiaların artan önemi ile fiyat oynaklığı, tedarik güvenliği ve jeopolitik gelişmelerin, sistemlerin kurgu­lanmasında daha da önemli hale geldiğine dikkat çekti.

İklim krizi faturası 2 katına ulaştı

Ağırlaşan iklim krizi fatura­sının 2010-2020 döneminde bir önceki 10 yıla göre 1.5 trilyon dolardan 3 trilyon dolara yani 2 katına ulaşan ekonomik kayba neden olduğunu belirten Doç. Dr. Aynur Pala, “Bu kaybı 340 binden 410 bine yüzde 20 artan insani kayıp verilerinde net bir şekilde görüyoruz. 2010`larda sürdürülebilirlik, karbon azal­tımı ve yenilenebilir enerjiye küresel geçiş vurgusunun bas­kısı altında fosil yakıt fiyatları artık yeni en yüksekleri göre­memiş, nihayetinde 2013 yılın­da uzun vadeli yukarı trendn so­nuna gelinmiştir” dedi.

Söz konusu kırılmanın ar­dından 2015 Paris Anlaşma­sı’ndan bugüne enerji fiyatla­rında yeni fakat öncekine göre daha zayıf bir eğimle hafif yu­karı hareket çabasının görül­düğünü söyleyen Aynur Pala, “Pandeminin ekonomik etkile­ri, Rusya-Ukrayna ve İsrail-Fi­listin jeopolitik sorunlarının enerji fiyatları serisi üzerinde yine orta vadeli dalgalanmala­rı şekillendirdiği göze çarpıyor. Sonuç olarak, enerji fiyatları üzerinde ekonomik ve jeopoli­tik şokların ana trend içinde or­ta vadeli dalgalanmaları; iklim şoklarının ise uzun vadeli seyri belirlemeye devam edeceği dü­şünülebilir” diye ekledi.

Petrol fiyatlarında gerileme bekleniyor

Dünya Bankası’nın hazır­ladığı rapora göre Brent ham petrol fiyatının 2024 yılı sonu­na kadar ortalama 8 dolar/varil olmasının beklendiğine dikkat çeken IoD Doğal Kaynaklar Grubu Danışmanı Ayşe Kaşık­çı da “2025'te 73 dolar/varil ve 2026'da 72 dolar/varil seviye­sine gerilemesi beklenmekte­dir. Dolayısıyla, 2022'deki en yüksek seviyesinden itibaren yıllık ortalama petrol fiyatla­rının 2026'ya kadar dört yıl üst üste düşerek 2021 seviye­lerinin hemen üzerinde sabit­lenmesi öngörülmektedir.

Or­ta Doğu'da tırmanan çatışma olasılığı, enerji fiyatları için kısa vadede önemli bir yukarı yönlü risk oluştururken, diğer emtialar için de po­tansiyel do­mino etkileri söz konusudur. Ancak, tahmin ufkun­da, özellikle Çin'de yavaşlayan küresel petrol talebi, çeşitle­nen petrol üretimi ve OPEC+ tarafından tutulan bol miktar­da petrol arz kapasitesi gibi da­ha uzun vadeli dinamikler ile OPEC+’ın son üretim kesinti­lerini geri çekme ihtimali, pet­rol fiyatları için önemli aşağı yönlü riskler olduğunu göster­mektedir” dedi.

Temiz enerji talebi fosili yavaşlatacak

Küresel enerji davranışı açı­sından bakıldığında ise; kü­resel petrol talebinin, Covid kaynaklı düşüşün arkasından 2021'de toparlanma göstermiş olmasına rağmen, alternatif yakıtlardan kaynaklanan zor­luklar ve ulaşım sektörünün değişen davranışları nedeniyle uzun vadeli görünümünün be­lirsiz olduğunu söyleyen Ayşe Kaşıkçı “Ulaşım için petrol kul­lanımının 2026'da düşüşe geç­mesi öngörülürken; petrolün plastiklerde ve diğer kimyasal­larda önemli bir bileşen ola­rak rolünün, küresel tüketimi yönlendirmeye devam edebile­ceği ve zirve talebin 2028'den sonra olabileceği öngörülmek­tedir. Mevcut politikalara gö­re, temiz enerji teknolojilerine geçişin hızlanmasıyla birlikte dünya petrol talebindeki bü­yümenin önümüzdeki yıllarda belirgin şekilde yavaşlaması ve on yılın sonuna doğru yaklaşık 106 mb/d'de sabitlenmesi bek­lenmektedir” dedi.

Alternatif araç arayışı gündemde

Enerji pi­yasasın­da ticaret ve yatırım yapanlar için 2013 kırılımına risk/getiri analizi perspektifinden bak­manın yol gösterici olacağını söyleyen Doç. Dr. Aynur Pala, “Enerji emtia fiyatları yıllık ortalama getirisinin kırılma öncesine göre 3’te 1’ine geri­lediği, risk (oynaklık) değeri­nin ise yaklaşık 3’te 1’i oranın­da arttığı görülmektedir. Bu­na göre bir varlığın 1 birimlik getirisi başına düşen risk düzeyini gösteren değişim katsayısı, enerji emtiaları için kırılma öncesinde 2.6 kırılma sonrasında ise 11.3 olarak he­saplanmıştır. Bu ciddi artışın, enerji (fosil yakıt) ticaretini ve yatırımını yapanlar için alternatif araç arayışını gün­deme getirdiğini anlıyoruz” yorumunu yaptı.

Yeşil enerjideki artış yerel dinamiklere 'bağımlı' yapabilir

Yenilenebilir enerjiye geçişin hızlanmasının, enerji fiyatları üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabileceğini söyleyen IoD Doğal Kaynaklar Grubu Danışmanı Ayşe Kaşıkçı “Özellikle rüzgâr ve güneş enerjisinin artan payı, enerji fiyatlarını daha yerel ve bölgesel dinamiklere bağımlı hale getirebilir. Enerji dönüşümü kapsamında karbonsuzlaşan bir enerji sisteminde emtiaların artan önemi ile de fiyat oynaklığı, tedarik güvenliği ve jeopolitik gelişmeler, sistemlerin kurgulanmasında daha da önemli hale gelmektedir” ifadelerinde bulundu.

Habere git