Recep Sanal, kendisi gibi emekli olan eşiyle birlikte her yıl maaşlarından biriktirebildikleri parayla daha önce görmedikleri ülkelere kültür turları yapıyor.
Ülkemizdeki tur şirketlerinin ve turistik işletmelerin kalite/fiyat oranına göre çok pahalı hizmet verdiklerini söylüyor. Oysa kendisinin bir aylık milletvekili maaşı tutarındaki parayla yirmi ülkeyi gezdiğini, Diyanetin umre fiyatının üçte biriyle de umre ibadetini yaptığını anlatıyor. Tarihi ve turistik yerler ağırlıklı olan seyahat programını kendi oluşturup, ulaşım ve konaklama ihtiyaçlarını da internet üzerinden yine kendisi ayarlıyormuş. Seyahat programının esnek oluşunun, gezi maliyetlerini önemli ölçüde düşürdüğünü söylüyor.
Gezileri sırasında binlerce fotoğraf çekmiş ve kapsamlı bir arşiv oluşturmuş. Felsefesini anlattığı “Saklı Gezginin Sırları” adlı kitabının yanı sıra her kıta için ayrı şekilde hazırlamakta olduğu “Saklı Gezgin” adlı anı serisini şimdilik özel arşivinde koruyor.
‘TAM DEMOKRASİ ARIYORUM’
Sinop’lu bilge Diyojen’in elindeki fenerle gündüz vakti sokaklarda “insan arıyorum” diyerek dolaşması misali, Sanal da “tam demokrasi ve iyi insan arıyorum” diyerek tam 159 ülkeyi gezmiş. Alaska’dan Punta Arenas’a, Yakutistan’dan Bali’ye, Lizbon’dan Oslo’ya, Kahire’den Cape Town’a, Avustralya’dan Yeni Zelanda’ya kadar...
Uçaktan kağnıya kadar her türlü ulaşım aracına binmiş. Her çeşit konaklama tesisinde gecelemiş. Çoğu öğünleri peynir ekmekle geçiştirmiş. Sanal, seyahat felsefesini de şöyle anlattı:
“Bir ülkede ilk karşılaştığım devlet görevlilerinin (polis, asker, gümrükçü...) ve ticaret erbabının (taksici, otelci, lokantacı...) davranışları, bana o ülke hakkında pek çok şey anlatıyor. Deneyimli her gezgin, sınırından içeri girdiği bir ülkenin hangi anlayışla yönetildiğini teşhiste zorlanmaz. Kendi hareket tarzını da ona göre oluşturur. Temel etkinlikler kişisel tercihtir. Beş yıldızlı otellerde yatıp, gümüş takımlarla yemek yiyenlerin tarzı bana göre değil! Çünkü kültür gezisi, ‘Şurayı da gördüm, burayı gezdim!’ diyebilmek için yapılacak bir etkinlik değildir.”
Recep Sanal, “Dünyayı benden daha ucuza dolaşan binlerce gezginin olduğuna eminim” diyor ve ekliyor:
“Son on yılda sosyo-ekonomik sıkıntılar nedeniyle emeklilerin durumu da giderek zorlaştığından, ziyaret edebildiğim yeni ülke sayısı da her yıl bir azalıyor. 2025 yılı Mayıs ayı itibarıyla Birleşmiş Milletler üyesi 195 ülkenin 159’unu ziyaret ettim. Türkiye’deki 81 ilin (Hakkari hariç) seksenini, ülkedeki 922 ilçenin de yarıdan fazlasını gezdim. Ben sadece etrafına bakmak için değil, baktığı şeyleri görmek için gezmeyi tercih edenlerdenim. Bunun da ötesinde her gezginin bir seyahat felsefesinin olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gezginler bir yere giderken yanlarında sadece eşyalarını değil, ruhlarını da götürür.”
KRİZ ÜLKE SAYISINI AZALTTI
Sanal, kitap yazma fikrinin hayata geçişini ise şöyle anlatıyor:
“Gelecek kuşaklara bir kültür mirası bırakabilmek için, seyahat anılarımı bir kitaba dönüştürmeyi uzun zaman düşündüm. Çeşitli çekincelerim vardı.Ancak 2019 yılında hepimizi evlerimize kilitleyen salgın hastalık, evde kalacağım dönemi kitap yazarak değerlendirme düşüncemi tetikledi. Kendi seyahat felsefeme göre dünyayı dolaşarak; karşılaştığım olayları, çıplak gözle gördüğüm gerçekleri, kendi objektifime yansıyan manzaraları, gezdiğim devletlere ilişkin tespit ve değerlendirmelerimi objektif şekilde anlatmaya çalışıyorum.”
Sanal’a göre, ülkenin düze çıkma reçetesi
“Siyaset ve yönetim konularında hasbelkader uzmanlaşmış bir gezgin olarak, dünyanın her yerinde tam demokrasi ve iyi yönetim olmasını istiyorum. Buna erişmek hayal değildir. Güçlü devlet ve zengin millet olmanın ilk şartı, her devletin sırf bu iş için yetişmiş devlet adamları tarafından yönetilmesidir. Demokratik sistemin asıl misyonu bu nitelikteki insanları devletin karar mevkilerine taşımak olmalıdır. İşe siyasi alanı adeta tezek harmanına çevirerek demokrasiyi yozlaştıran siyaset kurumundan başlamak gerekir. Zira çarpık siyaset anlayışı ve yozlaşmış seçme/seçilme sistemi düzeltilmeden, ülkenin yönetimindeki hiçbir bozukluk düzeltilemez.”
EN ÇOK TÜRKİYE’YE GİRİŞTE ZORLANDI
Son gezisini de Suriye’ye yapmış. Çoğu kişinin dolaşmaya cesaret edemeyeceği güzergahları kullanmış. Amman’dan otobüsle Şam’a geçmiş. Oradan da yine karayolu ile Humus, Hama, Halep, Azez hattını takiben Kilis Öncüpınar sınır kapısına gelmiş. Ancak burada yaşadığı olaya çok üzülmüş.
Sınır görevlilerine yeşil pasaportunu ibraz etmesine rağmen, Kilis Valiliği’nin izni olmadan ülkeye giremeyeceği söylenince şaşırıp kalmış! Valilikten gelecek izin yüzünden onu kapıda bir saat bekletmişler. O arada Suriyelilerin Türkiye’ye girişlerini görünce, yıllarca hizmet ettiği devletinin haline acımış.
Sanal’ın yaşadığı TUHAF olaylar
- Özbekistan’ın ıssız bir yerinde aracının patlayan lastiğini değiştirmeye çalışırken oradan tesadüfen geçen bir kişi lastik tamircisi çıkmış!
- Botsvana’dan Zimbabve’ye giden otobüsü tam sınırda yakalamış!
- Ekvador’un başkenti Quito’dan Peru’nun Piura şehrine geçerken adeta zamanla yarışmış. -Moğolistan’dan Sibirya’ya trenle geçerken vize rejimindeki ani değişiklik sebebiyle Nauşki sınır kapısından içeri alınmamış.
- Ukrayna gerginliği nedeniyle Kaliningrad sınırından Polonya’ya sokulmamış.
- Nijerya’nın Ankara konsolosluğundaki görevli şahıs, yeşil pasaportuna vize vermeme gerekçesini “Kolay vize verirsek Türkler ülkemize akın ederler!” şeklinde açıklamış.
- Sierra Leone’deki rüşvetçi pasaport polisi ve Liberyadaki rüşvetçi gümrükçüyle cebelleşmiş.
Bozuk parayı tarihi eser sandı
Sanal’ın sınırda yaşadığı ikinci trajikomik olay ise deneyimsiz bir gümrük memuru yüzünden olmuş. Seyahatten arta kalan döviz cinsinden bir avuç bozuk paraya kafayı takan görevli şahıs, metal kuruşları kontrol tezgahının üzerine boşalttırarak tek tek incelemiş! Amerikan dolarını ve İngiliz sterlinini tanımadığını ileri sürerek “Bunlar tarihi eser mi?” diye bir de polemik yapmaya başlayınca Sanal gümrükçüye “İstersen al bunların hepsi senin olsun. Şayet tarihi eser iseler zengin olursun!” deyince, gümrükçü yaptığı hatayı anlamış ama iş işten geçmiş. Bu olayı devlette liyakatin dibe vurmasının ilginç bir örneği olarak bana da anlattı.