Bir nesle tasarım öğretilecek

5 gün önce 32

Başak Nur GÖKÇAM

Sürdürülebilirliğin yüz­de 80’i her işin tasarım sürecinde başlar. Bu nedenle tasarımın gelişmesi ve gelecek nesillere tasarım bilgisinin aktarılması kritik önem taşıyor. Bir ilkokul öğ­retmeninin oğlu olan Furkan Filiz, mimarlığını yürütürken Türkiye Tasarım Vakfı’nın da (TTV) Yönetim Kurulu Üye­si olarak görev alıyor.

Şimdi­lerde ise annesinden aldığı öğ­retme sevgisi ile tasarım bilgi ve becerilerini Arkki Türkiye ile gelecek nesillere öğretme­yi hedefliyor. Şu ana kadar 4 bin çocuğa ulaşan Arkki Tür­kiye, 2025 yılı içinde ise 10 bin çocuğa ulaşmayı amaçlıyor.

Tasarım dünyasının Tür­kiye’nin toplumsal ve sosye­konomik gelişimine yumuşak güç olarak katkı sağlayacağı­na inandıklarını belirten Fur­kan Filiz, “Tasarım tarafında insan yetiştirebilir ve bilgi­yi çeşitlendirebilirsek aslın­da sanayi, eğitim gibi birçok sektörde katma değer yaratan bir alanı desteklemiş olacağı­mıza inanıyoruz. Ve TTV ola­rak tasarımın var olduğu her alanda eğitim veriyoruz. Bu sahiplenme ve sorumlulukla bir şeylerin değişeceğine ina­nıyoruz” dedi.

Erken yaşları hedefledik

Vakıf olarak temel yakla­şımlarının problemin gelme­sini beklemeden tasarım çö­zümüyle problemlere gitmek olduğunun altını çizen Fur­kan Filiz, “Bu işin doğrusu bu­dur diye öne çıkmaktan ziya­de bu konudaki uzmanları bir araya getirip ortak akılı nasıl oluşturabilirizin peşine düş­tük. Mimarlığın ötesinde bi­zim tasarım eğitimiyle alakalı da çok eksiklerimiz olduğunu zaten görüyorduk ülke olarak. Çünkü üniversite dönemi ta­sarım eğitimi için başlanacak çok geç bir yaş dönemi.

Yani bir zihin yapısı olarak baktı­ğımızda tasarıma artık ilko­kuldan lise sürecine kadar şekillenmiş bir zihin yapısı­nın üniversitede bu yaklaşım­la tanışması çoğu şey için çok geç oluyor aslında. Ve biz na­sıl bu tasarım eğitimini erken yaşlara indirebiliriz hedefiy­le hareket ettik. Türkiye’de­ki çeşitli uzmanları, farklı di­siplinlerden tasarımla ilgi­li uzmanları bir araya getirip, Türkiye’de Tasarım Vakfı ne yapmalı sorusunu da birlikte tartıştık ve oradan kendimi­ze bir önceliklendirme belir­ledik ve erken yaşları hedefle­dik” diye konuştu.

Tasarım bilgisi verimi artırır

Türkiye’nin tasarım eğiti­mindeki eksiklerine de deği­nen Filiz, “Tasarıma ayrılan emek, zaman, katma değer ve bütçeler çoğunlukla daha az önemseniyor. Tasarım, daha çok bir şeyin güzel gözükme­si odağında limitleniyor. Er­ken yaşta eğitim olmadığı için de bu bakış açısı değişmekte zorlanıyor.

Bu anlamda biz ne kadar erken bir şeyi değişti­rirsek, etkisini aslında o ka­dar uzun vadede alabildiği­miz için tasarım da bu işin ilk başında yer alır. Yani eylem olarak, tasarlama eylemi, ge­leceğe ilişkin bir eylem zaten. O yüzden buradaki kaslar ne kadar güçlenirse, hem zaman maliyeti olarak hem ekono­mik maliyetler olarak çok da­ha verimli bir hale gelebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

Kentsel alanlardaki tasarım iyileştirmeleri noktasında akıl çalıştayları yaptıklarını söyleyen Filiz, “Trabzon, Ki­lis, İstanbul, Giresun’da akıl çalışmaları yürüttük. Dep­remle birlikte rotamıza Ha­tay’ı da aldık. Orada belirledi­ğimiz bir pilot bölgede 200’e yakın mimarla tasarım koor­dinasyonluğu sorumluluğunu üstlendik ve oradaki dönüşü­mün sürücüsü olmayı amaç­ladık. Projeler tamamlandı, uygulamalar devam ediyor. Örnek bir dönüşüm olacağını düşünüyorum” bilgisini verdi.

Değişim ve algının erken yaşlarda geliştiğine dikkat çe­ken Filiz, “Bunun çözümünü ararken aslında çeşitli prog­ramların, çeşitli eğitim müf­redatlarının incelemesini yaptığımızda Finlandiya’da­ki Arkki ile karşılaştık. Onlar 30 yıldır bunu yapan, müfre­datlaştıran ve sistematik şe­kilde sürdürebilen bir kuru­luştu.

Arkki Türkiye’yi kurma sürecimiz aslında 2020’ye da­yanıyor. Ve o zaman pandemi dönemiydi. Biz çalışmalara o dönemde başlayarak, pande­mi normalleştiğinde de sos­yalleşme ihtiyacımızı gidere­cek bir kuruluş hedefiyle yola çıkmıştık. Ve bunların sonu­cunda da Arkki Türkiye’yi kurduk” dedi.

Finlandiya’nın başarısının sırrı ne?

Finlandiya’daki eğitimin başarısının altında yatan nedenlere de değinen Arkki Koordinatörü Aygül Çınar Sevim, “Finlandiya’daki eğitmenler orada bir tasarım eğitimi almak, geçmişlerinde bir tasarım disipliniyle mezun olmak zorundalar.

Eğitmenlik için hem sosyal bilim hem de fen bilimi mezuniyeti isteniyor. Bu sayede öğretmen kendi bireysel yolculuğunu tamamlamış ve bunu da öğrencilerine aktarmış oluyor. Niceliğe değil, niteliğe önem verilen bir eğitim sistemi olduğu için de performans endeksinden ziyade üretilen işe odaklanılıyor.

Oradaki ebeveynlerde anne çocukla, baba çocukla, aile çocukla özel olarak vakit geçirip atölyelere katılıyor ve bu onların hayatının bir parçası olmuş. Ve bugün eğitimdeki başarılarını birçok ülkeye taşımayı başarmışlar. Fakat şunu söyleyebilirim ki Finlandiya’nın en büyük avantajlarından biri butik olması. Ölçeğin farklılığı, öğrenci sayıları onları bugün örnek eğitime taşıyan en önemli etkenlerden biri” yorumunu yaptı.

Kendi dünyanı kabul ettirme sanatı

Temelde 4 yaştan 12 yaşa kadar her yıl iki farklı program olacak şekilde toplamda 30 modüllük bir müfredatla çeşitli atölyeler kurduklarının bilgisini veren TTV Yönetim Kurulu Üyesi Furkan Filiz, “Tasarım eylemi biraz aykırı bir eylem. Yani kişinin kendi dünyasında oluşturduğu şeyi başkalarının dünyasında kabul ettirme sanatı aslında.

Bu nedenle biz bu eylemi öğretirken, ortak beklentiler ve ortak hayaller üzerinden gidiyoruz. Ve bir öğrenci bunu ne kadar erken yaşta tecrübe ederse, ilerde mesleği ne olursa olsun her zaman daha iyisini ve daha niteliklisini üretmeye yöneliyor. Bizim amacımız da bunu edinmelerini sağlamak” diye ekledi.

Habere git