Başına çuval geçirilen komutan anlattı

9 saat önce 44

4 Temmuz 1776 ABD’nin kuruluş günüdür. 4 Temmuz 2003 ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin acı dolu unutulmaz tarihinden bir sayfadır. Irak’ın Süleymaniye kentinde, 150 civarında ABD askeri, Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahına “dost” gibi yaklaştı. Sonra aniden silahlarını çektiler. 11 askerimizin başına çuval geçirip üstü açık kamyonla Bağdat’a götürdüler. Askerlerimiz orada bir hafta tutsak edildi. Bu kara leke, askerimizin şeref, onur, gurur ve moraline indirilen bir kara gün olarak 22 yıldır hatırlanıyor. 

Hafızalara kazınan görüntü  4 Temmuz 2003 Süleymaniye Irak

Askerimizin, ABD’lilere karşı niçin silah kullanmadığı hep tartışma konusu oldu. Bazı komutanlar, “Emir verilmedi” demesine karşın, bazı komutanlar böyle bir emrin olduğunu, o dönem sorumlu makamda bulunanların günümüzde kendilerini savunmak için bu tür açıklamalar yaptığını belirttiler. Üstelik de karargahınıza gelen sizin kafanıza çuval geçirecek, siz de bu durumu kabulleneceksiniz!

“ABD’LİLERİ HİZAYA SOKTUK”

ABD’nin Irak’ı işgalinden önce kuzeyden de cephe açılması isteniyordu. Ünlü “1 Mart Tezkeresi” TBMM tarafından reddedilmişti. ABD’den bize karşı kızgınlık oluştu. O dönem Genelkurmay karargahında üst düzey görevde olan komutan, ABD ve İngiliz yetkililerle yaşanan olaylardan örnekler verdi. İşte anlattıklarından bir bölüm:

“Irak’ın kuzeyindeki uçuşlarda hiçbir kaide, kural yoktu. ABD’liler, İngilizler istediği gibi alçak uçuş yapıyor, camlar kırılıyordu. Bu işi kurala bağlamaya karar verdik. Dönemin Harekat Başkanı Çetin Doğan Paşa ve Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’e yeni kurallar, ilkeler belgesini sunduk. Bu çalışmaya başlarken koalisyon güçlerine de yazı gönderip onların da görüşlerini aldık.

Amerikalılar konuyu sulandırmaya başladığını anlayınca, kendilerine ikinci yazı gönderip makul önerilerde bulunmalarını istedik. Gelen önerilerden 2-3’ünü uygun bulduk. Yeni kurallara göre uçuş yapmalarını istedik. Bir hafta sonra, kurala uymadıklarını gerekçe gösterip uçuşlarını üst kademeye de bilgi verip kestik. Hemen başladılar, onu bunu aramaya. Bir hafta uçuş olmadı. Bir hafta sonra uçuşu açarken, kurallara uyulmaması halinde yine keseceğimiz uyarısında da bulundum.

UÇAĞIN ÖNÜNE ARAÇ YIĞDIK 

Onlar, kendileriyle başa çıkamayacağımızı sanıp yine kuralları çiğneyince 10 gün sonra yine uçuşlarını durdurduk. Üzerimizde yoğun baskı vardı. Hatta, 2. Başkan Çevik Bir bana, ‘Üzerimizde o kadar baskı var ki anlatamam’ deyince ben de kendisine, ‘Komutanım biliyorum göğüslüyorsunuz ama bu uçuşlar açılırsa ben istifa ederim. Bu adamlara yaptığımız ders olmalı’ karşılığını verdim. Neticede, öyle- böyle ABD ve İngilizleri hizaya soktuk. ABD ve İngilizler bir numaralı düşmanımız olmuştu. 

Kuzey Irak’ta, kendilerine yandaş gördükleri ve yurtdışında eğitime alacakları kişileri ülkelerine götürmek istediler. Götürülecek kişilerin nüfus, aile bilgilerini almak, fotoğraflarını çekmemiz, bizim terörist olarak bildiğimiz kişiler varsa bunların götürülmesine izin vermeyeceğimizi söyledik. Orada çadır kurup kimlik bilgilerini aldık, fotoğraflarını çekip gerekli incelemeleri yaptık.

Neyse, bir uçak doldu. İkinci uçağa ise kontrolden geçirilmeyenler dolduğunu öğrenince hemen telefon ettim, uçağın önüne araçların çekilmesini, uçaktakiler inmediği sürece uçağın kalkışına da izin verilmemesi talimatını verdim. Buna tıpış tıpış uyacaklar. Sonunda herkes indi, onlarla ilgili de işlemler yapıldı. Bize o günlerde, ‘Bunun hesabını sorarız’ denildiği bilgileri de ulaşmıştı. Buna benzer bir sürü olay yaşadık.

HEMEN ÜZERİNE ÇULLANDILAR

Tarih, 4 Temmuz 2003’te, Süleymaniye’de özel kuvvet askerlerimizin başına ABD askerlerinin çuval geçirdiği bilgisi geldi. 4 Temmuz, ABD’lilerin kuruluş bayramı olduğu için onu ara-bunu ara ama kimseye ulaşamıyorum. Çuval geçirme olayından önce ABD askerleri, Talabani’nin oğlunun da bulunduğu en az 200 kişilik grup karargahımıza yaklaşıyor.

Bizimkiler hemen pencerede, balkonda mevzi alıyor. Yüzbaşının, daha önce Amerikalılarla görüşmesi, çay içmişliği, sohbet etmişliği var. Bu gelişlerini o şekilde düşünerek, yüzbaşı aşağıya iniyor, mevzide olanlara da, ‘Durun bir anlayalım’ diyor. Bu arada yüzbaşı, ABD timinin başındaki komutana, ‘Hayırdır’ deyip elini uzatınca üstüne çullanıyorlar. O da, arkadaşlarına, ‘Ateş etmeyin’ talimatını veriyor. ABD askerleri içeri giriyor toplam 11 askerin başına çuval geçirip götürüyorlar. 

80-90 KİŞİYİ TEMİZLERDİK 

Neticede kıyameti kopardık. Görüşmek için ya ABD’den ya da ABD’nin Avrupa Kuvvetlerinden bir komutan gelmesini istedik. Avrupa Kuvvetleri Kurmay Başkanı olan korgeneral geldi. ‘Evet çok kötü bir şey olmuş. Ama bir devlet çıkıp, ‘Türkiye’den özür diliyoruz’ demez. Aynı durumda Türkiye de olsa bunu söyleyemezdi. Ben Amerikan ordusu adına sizden özür diliyorum’ dedi.

ABD’li Korgeneral ‘Ben görüşmelerden önce bir Kuzey Irak’a gideyim yerinde öğreneyim dönüşümde görüşürüz’ dedi. Kuzey Irak’a gitti, tim Komutanımız olan yüzbaşıya, ‘Bunlar gelirken siz ne durumdaydınız?’ diye soruyor. Yüzbaşı, timin mevzide olduğunu söyleyince, ABD’li komutan, ‘Siz neden ateş emri vermediniz?’ diye soruyor. Yüzbaşı şu karşılığı veriyor:

KALLEŞLİK YAPACAĞINI DÜŞÜNEMEDİM

‘Ateş emri verseydim en az 80- 90 kişiyi temizlerdik. Ama Amerika’yla Türkiye arasında öyle bir yara açılırdı ki kolay kolay kapanmazdı. Ateş emri vermememin esas sebebi de şu: Amerikalılarla oturuyoruz, konuşuyoruz, böyle bir kalleşlik yapacaklarını düşünemedim. Düşünsem yine ateş emri verirdim. Bizim ölümden korkumuz yok. ‘

ABD’li Korgeneral, Genelkurmay’a geldiğinde, olup bitenleri anlattı, ‘Tim Komutanı yüzbaşıyı dinledim. Ben de neredeyse çocuğun alnından öpecektim’ dedi. Bu duygusal bir şey adamın yaşadığı olaydı. Komutanla görüşmelerimiz bir yere kadar sürdü. Basın açıklaması yapacağımı söylediğimde, ‘Bizimkiler bana tepki gösterir. Beni mahvedersiniz’ dedi. Gerçekten de o açıklamadan kısa süre sonra korgenerali emekliye ayırdılar.”

Özel Kuvvetlerdeki yüzbaşıyı merak etmişsinizdir? Görevine devam etti ve şimdi emekli. 

Habere git