Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanır

1 ay önce 33

YouTube yayınlarımı takip edenler gayet iyi bilir, 2024 yerel seçiminden hemen önce kariyerimi ortaya koyarak bir iddiada bulunmuştum, “Ankara’yı hangi partinin adayı kazanırsa, İstanbul’u da kesinlikle o partinin adayı kazanacak” demiştim... Ve, niye bu kadar emin olduğumu ortaya koyabilmek için, tee 61 yıldır süregelen bir sosyolojik gerçeği aktarmıştım.

2019 seçiminde İstanbul’u Ekrem İmamoğlu, Ankara’yı Mansur Yavaş kazanmıştı, ikisi de CHP adayıydı.

Ondan önceki yerel seçim 2014 yılındaydı, İstanbul’u Kadir Topbaş, Ankara’yı Melih Gökçek kazanmıştı, ikisi de AKP adayıydı.

Daha önceki yerel seçim 2009 yılındaydı, tablo aynıydı, İstanbul’u Kadir Topbaş, Ankara’yı Melih Gökçek kazanmıştı, ikisi de AKP adayıydı.

Bir daha önceki yerel seçim 2004 yılındaydı, tablo yine aynıydı, İstanbul’u Kadir Topbaş, Ankara’yı Melih Gökçek kazanmıştı, ikisi de AKP adayıydı.

Ondan önceki yerel seçim ne zamandı, 1999 yılındaydı, İstanbul’u Ali Müfit Gürtuna, Ankara’yı Melih Gökçek kazanmıştı, partileri yine aynıydı, Fazilet Partisi’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1994 yılındaydı, İstanbul’u Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’yı Melih Gökçek kazanmıştı, partileri yine aynıydı, Refah Partisi’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1989 yılındaydı, İstanbul’u Nurettin Sözen, Ankara’yı Murat Karayalçın kazanmıştı, partileri yine aynıydı, SHP’ydi, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1984 yılındaydı, 1980’de askeri darbe olmuştu, darbeden sonraki ilk yerel seçimdi, İstanbul’u Bedrettin Dalan, Ankara’yı Mehmet Altınsoy kazandı, partileri yine aynıydı, ANAP’tı, Anavatan Partisi’ydi.

Ondan önceki yerel seçim ne zamandı, 12 Eylül darbesinden önce, 1977 yılındaydı, İstanbul’u Aytekin Kotil kazandı, Ankara’yı Ali Dinçer kazandı, partileri yine aynıydı, Cumhuriyet Halk Partisi’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1973 yılındaydı, İstanbul’u Ahmet İsvan kazandı, Ankara’yı Vedat Dalokay kazandı, partileri yine aynıydı, CHP’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1968yılındaydı, İstanbul’u Fahri Atabey kazandı, Ankara’yı Ekrem Barlas kazandı, partileri yine aynıydı, Adalet Partisi’ydi.

Ondan önceki yerel seçim 1963 yılındaydı, belediye başkanlığı seçimlerinin tarihimizde ilk kez tek dereceli olarak yapıldığı seçimdi, yani belediye başkanlarının doğrudan halk tarafından seçildiği ilk yerel seçimdi, İstanbul’u Haşim İşcan kazandı, Ankara’yı Halil Sezai Erkut kazandı, partileri yine aynıydı, Cumhuriyet Halk Partisi’ydi.

Evet, iddiamın sosyolojik temeli buydu... Belediye başkanlarının doğrudan halk tarafından seçilmeye başlandığı 1963 seçiminden bu yana, tüm yerel seçimlerde, aynı sonuç çıkıyor, 61 yıldır, 12 seçimdir, aralıksız olarak, tıpatıp aynı, İstanbul’u hangi partinin adayı kazanıyorsa, Ankara’yı da o partinin adayı kazanıyor.

Partiler değişiyor, partilerin başkanları değişiyor ama, İstanbul ve Ankara’nın sonucu 61 yıldır asla değişmiyor.

Bu iki şehrimiz, Türkiye’nin en büyük birinci ve ikinci şehri, yerel seçimlerde ortak karakter sergiliyor, tandem hareket ediyor, tek şehirmiş gibi davranıyor.

Türkiye’de başka hiçbir iki şehirde bu ortak özellik yok, mesela İstanbul’la İzmir arasında böyle bir korelasyon yok, İstanbul’u AKP kazandığında, İzmir’i AKP kazanmıyor, veya İstanbul’u Refah Partisi kazandığında, İzmir’i Doğru Yol Partisi kazanabiliyor, tarihte sayısız böyle örnek var.

Ankara’yla İzmir arasında da böyle bir tandem yok, mesela Ankara’yı Fazilet Partisi kazandığında, İzmir’i Demokratik Sol Parti kazanıyor, veya Ankara’yı CHP kazandığında, İzmir’i Adalet Partisi kazanabiliyor.

Adana mesela, 61 yıllık seçim sonuçlarına baktığımızda, Adana sonuçlarıyla Ankara veya İstanbul arasında böyle bir korelasyon yok, Adana’yla İzmir arasında da böyle bir uyum yok, Adana’da ANAP kazanırken, İzmir’de DSP kazanabiliyor, farklılık gösterebiliyor.

Bursa mesela, Bursa’nın da Ankara veya İstanbul’la böyle bir uyumu yok, bazı seçimlerde farklı partiler kazanabiliyor, Bursa’yla İzmir arasında, veya Bursa’yla Adana arasında da böyle bir uyum yok.

İster Trabzon’a bak, ister Denizli’ye bak, ister Erzurum’a bak, ister Antalya’ya bak, ister Diyarbakır’a bak, ister Eskişehir’e bak, Türkiye’de başka hiçbir iki şehir arasında İstanbul ve Ankara’da olduğu gibi tandem yok.

Türkiye’de başka hiçbir iki şehir, 61 yıldır kesintisiz olarak böylesine şaşırtıcı bir uyum göstermiyor, ortak karakter sergilemiyor, örneği yok.

İşte bu eşsiz istatistiği ortaya koyarak, iddia etmiştim, “kamuoyu araştırmalarını filan boşverin, elimizde zaten 61 yıldır asla değişmeyen kamuoyu araştırması var, Ankara’yı rekor oyla Mansur Yavaş kazanacağına göre, yandaş medya bile bunu itiraf ettiğine göre, İstanbul’u da kesinlikle Ekrem İmamoğlu kazanacak” demiştim.

Seçimden önce kelimesi kelimesine böyle anlatmıştım, seçim gecesi kelimesi kelimesine böyle oldu.

1963 seçiminden bu yana, 13’üncü seçimde de şablon tıpatıp oturdu, İstanbul ve Ankara’yı aynı partinin adayı kazandı.

Ve, anlatmaya çalıştığım aslında şuydu...

Hani asrın liderimizin meşhur lafı var ya, “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” filan diyor. Bu laf doğru ama, kesinlikle eksik... Çünkü, sadece İstanbul’u kazanan değil, Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanıyor!

Asrın liderimiz İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçildiği için, nalıncı keseri gibi sadece kendine yontuyor, “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” lafı, Tayyip Erdoğan’ı kahramanlaştırmak için zamanında söylenmiş bir algı yönlendirmesinden ibaret... Halbuki gerçek tam olarak böyle değil.

Sadece İstanbul’u kazanan değil, Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanıyor, gerçeğin tam hali bu!

Dolayısıyla, bugün yeni bir iddiada bulunmadan önce, yani önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimiyle alakalı yeni bir iddiada bulunmadan önce, kafamızın biraz daha netleşebilmesi için, bazı bilgiler ilave edeyim.

İstanbul’la Ankara coğrafi olarak bambaşka iki şehrimizdir, özellikle deniz faktörü nedeniyle birbirlerine hiç benzemezler ama, sosyolojik olarak tıpatıptırlar, yerel seçim sonuçlarının tandem çıkma sebebi de zaten bu, sosyolojik olarak ikiz şehirdir.

Taksim’le Kızılay mesela, bambaşka sanılırlar ama, Taksim’de Kızılay’da sokakta dolaşan insanlarımızla röportaj yap, o röportajların nerede yapıldığını söylemeden televizyonda yayınla, o konuşan kişilerin İstanbul’da mı yoksa Ankara’da mı olduğunu kimse ayırt edemez.

43 yıldır bu ülkeyi gözlemleyen bir gazeteci olarak iddia ediyorum, ayırt edemezsiniz... Hatta, bunu defalarca yaptım ben, atv haber’i ve Star haber’i yönettiğim dönemlerde, Taksim ve Kızılay’da böyle karma röportajlar yaptırıp, birleştirip yayınladım, asla ayırt edemezsiniz.

Şehirler farklıdır, insanlar farklıdır ama, cevaplar tıpatıp aynıdır, Taksim’le Kızılay’ın ortak paydaları inanılmaz derecede şaşırtıcıdır.

İstanbul Kadıköy’le Ankara Bahçelievler mesela, tesadüfen yoldan geçen veya kafede oturan herhangi bir gençle konuşun, yayınlayın televizyonda, hangisinin Kadıköy, hangisinin Bahçelievler olduğunu ayırt edemezsiniz.

Bağdat Caddesi’yle Tunalı Hilmi Caddesi arasında sadece mekan farklılıkları vardır, sosyolojik olarak aynıdır, aynı sorulara verdikleri cevaplar bile aynıdır.

Dedim ya, televizyonlarda haber merkezi yönettiğim dönemlerde farklı şehirlerde karma röportajlar yaptırdım, sadece ve sadece İstanbul ve Ankara ortak karakter sergiler.

Maslak’la Söğütözü mesela, Ataşehir’le Eryaman, binaları farklı farklıdır, insanları aynıdır.

İstanbul Fatih’le Ankara Altındağ, dolaşın lütfen şöyle sokakta, insanları gözlemleyin, şaşırtıcı derecede aynı olduğunu görürsünüz, yahu kaçak mülteciler açısından bile aynıdır!

Topkapı Sarayı’nı gezin, saraydan çıkınca etrafa kulak kabartın, Türkçe’den çok Arapça duyarsınız, kendi vatandaşımızdan çok kaçak Suriyeli, kaçak Afgan, kaçak Afrikalı görürsünüz, aynı şekilde, Ankara’da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni gezip dışarı çıkın, Orta Doğu medeniyetleriyle (!) karşılaşırsınız, kendi vatandaşımızdan çok kaçak göçmen görürsünüz.

Aksaray’la Ulus, insan dokusu tıpatıptır.

Türkiye’nin en büyük iki şehri, İstanbul’un nüfusu 16 milyon, Ankara’nın nüfusu 6 milyon, 22 milyon kişi, bu kadar çok sayıda insan, demokratik tercihlerinde sadece bugün değil, tam 61 yıldır kesintisiz olarak tandem hareket ediyor.

Türk medyası ağırlıklı olarak bu iki şehirde yaşar, kusura bakmasınlar ama, yaşadıkları şehirlerden bile haberleri yok... Tayyip Erdoğan “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” dediği için, sayın medyamız da papağan gibi aynı şeyi söylüyor.

Mesela siz hiç “Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanır” diye bir laf duydunuz mu? Duymadınız... Çünkü maalesef sayın medyamız, muhalif medyamız dahil, önüne ne konursa onu yiyor, Tayyip Erdoğan’ın söylediğini hiç düşünmeden “doğru” kabul ediyorlar!

İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır ama, tıpkı İstanbul gibi, Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanır, Türk halkına söylenmeyen gerçek budur.

61 yıldır, İstanbul’u kazanmadan Ankara’yı kazanamıyorsun, Ankara’yı kazanmadan İstanbul’u kazanamıyorsun, Türk halkına bu korelasyonun sadece İstanbul ayağı anlatılıyor, Ankara özellikle perdeleniyor.

61 yıllık sosyolojik istatistiğe göre, Ankara ve İstanbul seçmenleri bir oy’la, Türkiye’nin iki büyük şehrine aynı anda iki başkan birden seçmiş oluyorlar.

1963’te de böyleydi, 2024’te de böyle oldu, 2029’da da böyle olacak.

Türkiye’yi kazanabilme özelliği sadece İstanbul’a ait bir özellik değil.

(2023 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, bugün Kılıçdaroğlu’na küfreden sözde muhalif medya, hiç utanmadan “Kılıçdaroğlu yüzde 60’la kazanacak” diyordu, düpedüz yalandı, şahsi çıkarları için CHP seçmenine bile bile yalan söylediler, Özgür Özel de Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olduğunda en ön sırada gözyaşları içinde alkışlıyordu, “Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasını istemeyenlerin üstünü kazıyın, ya AKP’li çıkar, ya trol çıkar” diyordu. Halbuki... Uğruna mücadele ettiğimiz insanlar tarafından taşlanmayı göze alarak, mesleği bırakmayı göze alarak, ısrarla anlatmıştım, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı şirketlerin/bankaların yaptırdığı kamuoyu araştırmalarına göre, Avrupa Birliği’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmasına göre, Kılıçdaroğlu aday olursa kesinlikle kaybediyordu, Tayyip Erdoğan’ı sadece iki aday geçebiliyordu, Ekrem İmamoğlu aday olursa yüzde 55 oy alıyordu, Mansur Yavaş aday olursa, çok daha fazla, yüzde 62 oy alıyordu. Bu çıplak gerçeğe rağmen, CHP genel merkezinden beslenen sözde yandaş medyanın yalanlarıyla Kılıçdaroğlu dayatıldı, saraya çalışıldı.)

Ankara’da konser monser ayağıyla başlatılan, alıştıra alıştıra kapsamı genişletilecek olan soruşturmaya, bu açıdan bakmak gerekiyor.

Çünkü, asrın liderimiz uykularını kaçıran gerçeği biliyor.

Ankara’yı kazanan Türkiye’yi kazanır!

Habere git