Almanya, son yıllarda ekonomik ve sosyal açıdan büyük zorluklarla karşı karşıya. Volkswagen ve Audi'nin bazı fabrikalarını kapatma kararı, otomotiv sektöründe derinleşen krizin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor. Özellikle elektrikli araç pazarında Çin ve ABD'nin güçlü rekabeti, Almanya'nın pazarını kaybetmesine neden oluyor.
Küresel çapta elektrikli araçların satışı hızla artarken, 2018’de dünya çapında satılan elektrikli araçların toplam otomobil satışlarına oranı sadece yüzde 2 iken, bu oran 2023’te yüzde 18'e yükseldi. Avrupa’da da elektrikli araçların payı hızla artıyor; 2020’de AB’de satılan elektrikli araç oranı yüzde 22,4 iken, 2023’te bu oran yüzde 48,1’e çıktı.
Almanya, içten yanmalı motorlarla çalışan araçlarda dünya devi olmasına rağmen elektrikli araçlar konusunda beklenen atılımı gerçekleştiremedi. Bununla birlikte, Çin ve ABD’nin bu pazardaki güçlü varlıkları, Almanya’nın rekabet gücünü zayıflatıyor. Öte yandan, Avrupa ülkelerinde yüksek enerji fiyatları, iş gücü maliyetleri ve bürokratik engeller, otomotiv üretim maliyetlerini artırarak Almanya’nın avantajını kaybetmesine yol açıyor.
Avrupa, otomotiv endüstrisinde liderliğini kaybetmemek için hızla dönüşüm yapmak zorunda. Ancak Draghi raporunda da belirtildiği gibi, Avrupa'nın yüksek enerji maliyetleri ve iş gücü maliyetleri, dönüşüm sürecinde büyük engeller oluşturuyor.
Buna ek olarak, ABD’nin uygulamayı planladığı yüksek gümrük vergileri, Avrupa ekonomisi için büyük bir tehdit oluşturuyor. Trump’ın seçim kampanyasında, Avrupa’dan yapılan ithalatlara daha yüksek gümrük vergileri uygulanacağını vurgulaması, Almanya’yı zor durumda bırakacak. ABD’nin gümrük vergileri politikası, Almanya gibi ihracat odaklı ekonomiler için büyük bir engel teşkil ediyor.
Almanya'da iş ortamı endeksi Kasım ayında bir önceki aya göre düşerken, sanayi ve hizmet sektörlerindeki satın alma yöneticileri endeksi de son 9 ayın en düşük seviyesine geriledi. Ayrıca, Almanya’daki otomotiv devlerinden Volkswagen, Bosch, Ford, Schaeffler ve Continental gibi şirketler işçi çıkaracaklarını duyurdu. Elektrikli araçlara geçiş süreci, 2035 yılına kadar Almanya'da yaklaşık 190 bin kişinin işsiz kalmasına neden olabilir.
Türk-Alman Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Nuroğlu, Avrupa'nın ve özellikle Almanya'nın Çin ve ABD karşısında zayıflayan rekabet gücünü kaleme aldı. Nuroğlu, Çin’in elektrikli araç piyasasında sahip olduğu iş gücü ve hammadde avantajının, Almanya'nın endüstriyel gücünü tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Ayrıca, ABD'nin gümrük vergileri tehditlerinin Almanya'nın ihracatını olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtiyor.
Bu durumu daha da kötüleştiren faktörlerden biri, Avrupa'nın yaşlanan nüfusu ve Çin ile ABD’nin rekabet avantajları. Çin, elektrikli araç piyasasında güçlü bir konumda ve bu durum Almanya'nın otomotiv sektörünü daha da zorlaştırıyor. AB ülkeleri, Çin ve ABD karşısında rekabet gücünü kaybetmekte ve bu durum, Türkiye gibi dış ticaret ilişkileri Avrupa ile güçlü olan ülkeleri de etkileyebilir.
Almanya'nın iç politikasındaki belirsizlikler, 2025’teki seçimlerle birlikte çözülmeye çalışacak. Ancak, Draghi'nin vurguladığı gibi, acilen Avrupa otomotiv endüstrisi için yeni bir plan geliştirilmesi gerektiği ortada. Türkiye için de önemli olan bu süreç, Almanya ve Avrupa'nın ekonomik geleceğini doğrudan etkileyecek.