TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2026 yılı bütçesi üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlandı.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinde kadınlara ayrılan payın az olduğunu savunarak, eleştirilerde bulundu.
Kadınların yaşam hakkı, emeği ve özgürlüğünün "arka plana" itildiğini ileri süren Kaya, sosyal yardımların "hak" değil "lütuf" gibi dağıtıldığını belirtti.
Kaya, "Kadınlar, sizin yoksulluk düzeniniz yüzünden yardım kuyruklarında bekliyor. İşte bu yüzden bu bütçe bir seçim bütçesidir. 2025 yılını Aile Yılı ilan ettiniz. Hangi aile? Kadının şiddet görüp katledildiği, emeğinin karşılığını alamadığı, yoksullukla boğuştuğu aile mi?" diye konuştu.
Kadın cinayetlerinin arttığını öne süren Kaya, iktidarın bunu önlemede zayıf kaldığını iddia etti.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Halide Türkoğlu, Bakanlığın bu yıl yalnızca bir sığınma evi açtığını, 2026 hedefinin de bu yönde olduğunu belirterek, "Halihazırdaki sığınak sayısı yeterli midir? Ben söyleyeyim, elbette yeterli değildir." dedi.
Bakanlığın bütçesinden kadınlara sağlanan sosyal yardım hizmetlerinin az olduğunu savunan Türkoğlu, "Hiçbir geliri olmayan kadınlar ve çocukların bu ödeneklerle yaşamını sürdürebileceğine inanıyor musunuz?" diye sordu.
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı, şehit yakını ve gazilere sağlanan desteğin eksik olmaması, bu konuda taviz verilmemesi gerektiğini anlattı.
Bazı şehit ve gazilerin ünvanları arasında fark bulunduğunu ve bunun doğru olmadığını belirten Taşcı, "Desteklerin sınıf gözetmeden verilmesi gerekiyor. Yaralandıkları halde gazi sayılmayan kahramanlar da var. Bu vatan evlatlarını haklarına kavuşturmak zor değildir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Taşcı, kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin ve ihtiyaç sahiplerinin korunacağı değil korunma ihtiyacı duymacağı toplum oluşturulmasının önemini dile getirerek, "İsterseniz bu bütçeyi 10'a katlayın, bu, Bakanlığın tek başına yapabileceği bir iş değil. Bunun için çeşitli politikalar gerek." ifadelerini kullandı.
Yeni Yol Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Aile ve Gençlik Fonu'na 2024'te 56 bin çiftin başvuru yaptığını, bunların 5 bin 348'ine ödeme gerçekleştirildiğini belirtti.
Açıklanan verilerde sadece İstanbul'da 8 bin başvurunun onaylandığını söyleyen Ün, diğer çiftlere ödeme yapılmamasının nedenini sordu.
Bu sırada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, fona 159 bin başvuru yapıldığını, 62 bin de hak sahibinin olduğunu ve 50 bin kişinin de bundan faydalandığını anlattı. Göktaş, Ün'ün belirttiği 5 bin 348 rakamının geçen sene deprem bölgesinde yapılan pilot çalışmaya ait olduğunu sözlerine ekledi.
Konuşmasına devam eden Ün, gündüz kuşağı programlarını eleştirerek, "Bu programlara, her gün sahnelenen rezaletlere siz razı mısınız? Bunlar, sizin kanınıza dokunmuyor mu? Bu programların devam ettirilmesinde vebalinizin olduğunu düşünmüyor musunuz? Aileyi korumaya böyle mi devam edeceksiniz? O kanallardaki ifsat edici içerikler, sizleri rahatsız etmiyor mu?" diye sordu.
"AİLEYİ KORUMAK YALNIZCA SOSYAL HİZMET DEĞİL MİLLİ BEKANIN DA EN DERİN HATTIDIR"
MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, parti olarak sosyal devleti milli sorumluluk olarak gördüklerini belirtti.
Sosyal yardım harcamalarının bütçe içindeki payının arttığını, refahın daha geniş tabana yayılması yönünde tarihi bir irade ortaya konulduğunu anlatan Ersoy, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aile, milletin çekirdeği, devletin dirliğidir. Aile çözülürse toplum çözülür. Bu nedenle aile içi iletişim, evlilik öncesi eğitim, ebeveynlik programları ve bağımlılıkla mücadele gibi önleyici sosyal politikalar, ülke çapında yaygınlaştırılmalıdır. Aileyi ayakta tutan yalnızca ekonomik güvenlik değil kültürel kökler, ahlaki bağlar ve ortak değerlerdir. Bakanlığın aile destek merkezleri, salt yardım noktaları değil aileyi güçlendiren, psikolojik ve sosyal dayanıklılığı artıran merkezler haline getirilmelidir. Aileyi korumak yalnızca sosyal hizmet değil milli bekanın da en derin hattıdır."
Türk ailesinin güçlendirilmesi amacıyla sosyal hizmetlerin dağınık yapılardan kurtarılmasının önemini vurgulayan Ersoy, şöyle konuştu:
"Parti olarak biz bu bütçeye 'güçlü aile, güçlü toplum, güçlü devlet' ilkesiyle yaklaşıyoruz. Bu anlayış ne popülist bir vaat ne de bürokratik bir kalem oyunudur. Bu, Türk devlet geleneğinin çağdaş yansımasıdır. Bu bütçe sadece bugünün ihtiyaçlarını değil gelecek nesillerin huzurunu da inşa etmektedir. Ailesini koruyan, çocuğunu geleceğe hazırlayan, yaşlısına vefa gösteren, engellisini üretime katan bir Türkiye, Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılına yakışan Türkiye'dir. Her harcamanın ardında bir insanın duası, her kalemin ardında bir çocuğun umudu vardır. Biz, o umudu diri tutmak zorundayız."
MHP Bursa Milletvekili Fevzi Zırhlıoğlu da aile kurumunu tehdit eden her türlü sosyal ve kültürel olumsuzluğa karşı ortak bilinçle ve sağduyuyla hareket etmenin herkesin ortak sorumluluğu olduğunu söyledi.
Çocukları madde bağımlılığı ve sigara kullanımını özendiren yazılı, görsel ve dijital ortamlardaki her türlü zararlı yayından korumak gerektiğini dile getiren Zırhlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu doğrultuda ailemizin bilinçli medya kullanımı, dijital farkındalık, milli değer bilinci konularında desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kavramlar üzerinde hem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımıza hem de Milli Eğitim Bakanlığımıza büyük görevler düşmektedir. Şehit ailelerinin ve gazilerin yaşam standartlarının yükseltilmesi, her koşulda devletin önceliği olmalıdır. Gazilere ikinci istihdam imkanı sağlanmalı, şehit anne ve babalarının maaşları artırılmalıdır. Malul sayılmayan gazilerimize gazilik ünvanı verilmelidir."
"VERDİĞİMİZ SÖZLERİ YERİNE GETİRMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ"
AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök, Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşen "C130" tipi askeri kargo uçağında şehit olan askerlere Allah'tan rahmet diledi.
Güçlü aile ve güçlü Türkiye anlayışıyla, aile odaklı bakış açısıyla 23 yıldır hizmet ettiklerini anlatan Ök, "Güçlü aile derken güçlü kadını da çok önemsiyoruz çünkü eğer kadın güçlü olmazsa aile güçlü olmaz, aile güçlü olmazsa da ülkenin güçlü olmayacağının bilincindeyiz. Kadın hakları ile aile politikalarını hiçbir zaman birbirinin karşıtı olarak görmüyoruz, asla da görmedik. Tam tersine bunu bir tamamlayıcı olarak görüyoruz, hem kadınların hem de ailenin güçlenmesi yönünde çok ciddi çalışmalar yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Ök, yaptıkları mücadeleyle eğitimdeki eşitsizlikleri ortadan kaldıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Yasakları tarihe gömerek kadınların eğitimde daha fazla yer almasını sağlamak yönünde politikaları hayata geçirdik. Bunun sadece kadınlar için değil aynı zamanda toplumun tümü için çok önemli bir kazanç olduğunu düşünüyoruz. Biz, AK Parti olarak ve ilk hükümetlerimiz zamanında seçim beyannamemizde de özellikle kadına yönelik şiddet, töre ve namus cinayetleriyle ilgili kadınlara çok önemli sözler vermiştik ve bugün bu sözlerin yerine getirmiş olmanın da aslında bir mutluluğunu yaşıyoruz. 2004 yılında Anayasa değişikliğiyle 'Kadın ve erkek eşittir.' hükmünü Anayasa metnine dahil ederek bu sözümüzü tuttuk."
İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının "kadına şiddetle mücadeleden vazgeçildiği" anlamına gelmediğinin altını çizen Ök, şunları dile getirdi:
"Bu, aslında bugüne kadar yapılan çalışmaların görmezden gelinmesidir. Türkiye, gerçekten sözleşmeden çıktıktan sonra da bu yöndeki düzenlemeleri hayata geçirmeye devam etmiştir. 'Hiçbir şey yapmıyorsunuz'un haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bununla hepimizin toplu halde mücadele etmesi gerekiyor. Parti gözetmeksizin, sizin partiniz, bizim partimiz, hepimizin birlikte mücadele etmesi gerekiyor. Sosyal yardımı bir lütuf olarak asla görmedik ama bunu bir hak haline getirdiğimizi açıkçası düşünüyorum. Bizim hikayemiz, güçlü devlet ile merhametli elin el ele verdiği bir kalkınma hikayesidir. Bugün dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biriyiz."
Komisyonda milletvekilleri, görüş, öneri ve eleştirilerini dile getiriyor.

1 gün önce
33










English (US) ·